ilgilenilmemiş

listen to the pronunciation of ilgilenilmemiş
التركية - الإنجليزية
uncared for
If you describe people or animals as uncared for, you mean that they have not been looked after properly and as a result are hungry, dirty, or ill. people who feel unwanted, unloved, and uncared for. not looked after or not looked after properly
ilgi
attention

Tom and Mary don't have much time to talk together. Their children are always demanding their attention. - Tom ve Mary'nin birlikte konuşmak için çok zamanı yok. Onların çocukları, her zaman onların ilgisini istiyorlar.

You must give close attention to the merest details. - Sadece detaylara yakın ilgi göstermelisin.

ilgi
{i} relevance

Relevance is a key element in communication. - İlgi, iletişimde anahtar bir unsurdur.

Objection. This certainly has no relevance. All objections have been waived till the trial. - İtiraz ediyorum. Bunun kesinlikle hiç bir ilgisi yok. Bütün itirazlar duruşmaya kadar ertelenmiştir.

ilgi
{i} relevancy
ilgi
interest

It seems interesting to me. - O bana ilginç görünüyor.

I had an interesting conversation with my neighbor. - Komşumla ilginç bir sohbet yaptım.

ilgi
concern

To tell the truth, this matter does not concern it at all. - Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.

This does not concern you at all. - Bu seni hiç ilgilendirmez.

ilgi
care

She takes care of her old mother. - O, yaşlı annesiyle ilgilenir.

Who will take care of the baby? - Bebekle kim ilgilenecek?

ilgi
{i} thought

I thought his opinion was relevant. - Onun fikrinin konu ile ilgili olduğunu düşünmüştüm.

I look forward to hearing your thoughts on this matter. - Bu konu ile ilgili düşüncelerini duymaya can atıyorum.

ilgi
relevant

I don't see how that's relevant. - Onun nasıl ilgili olduğunu anlamıyorum.

How dare you say that's not relevant! - Onun konu ile ilgili olmadığını söylemeye nasıl cesaret edersin!

ilgi
interesse
ilgi
concerns

What I have to say concerns everyone here. - Söylemek zorunda olduğum şey, buradaki herkesi ilgilendirir.

It concerns the State. - Bu devleti ilgilendiriyor.

ilgi
connecting link
ilgi
countenance
ilgi
pertinence
ilgi
solicitude
ilgi
bug
ilgi
involvement

Tom denied any involvement in the killing. - Tom cinayetle herhangi bir ilgisi olduğunu yalanladı.

ilgi
rapport
ilgi
relationship

Tom isn't interested in a relationship. - Tom bir ilişkiyle ilgilenmiyor.

My relationship with Tom is none of your business. - Tom'la ilişkim seni ilgilendirmez.

ilgi
liking
İlgi
ınterest

He has no interest in politics. - Onun politikaya ilgisi yok.

I found this book very interesting. - Bu kitabı çok ilginç buldum.

ilgi
relation

My relationship with Tom is none of your business. - Tom'la ilişkim seni ilgilendirmez.

Tom isn't interested in a relationship. - Tom bir ilişkiyle ilgilenmiyor.

ilgi
attachment
ilgi
reference

I copied down several useful references on gardening. - Bahçecilikle ilgili birkaç faydalı referansı kopyaladım.

I apologize that I'm not able to give a better reference to this work. - Bu işle ilgili daha iyi bir referans veremeyeceğim için özür dilerim.

ilgi
relation, connection, bearing; concern, interest; care, attention; affinity
ilgi
bearing
ilgi
connexion
ilgi
affinity
ilgi
chem. affinity
ilgi
curiosity
ilgi
connection

Two men have been arrested in connection with Tom's murder. - Tom'un öldürülmesiyle ilgili olarak iki adam tutuklandı.

I have no connection the matter. - Konuyla hiçbir ilgim yok.

ilgi
respect

With respect to these letters, I think the best thing is to burn them. - Bu mektuplarla ilgili olarak, sanırım en iyi şey onları yakmaktır.

With respect to financial matters, Mr. Jones knows more than anyone else in the company. - Mali konularla ilgili olarak, Bay Jones şirketteki başka birinden daha çok bilir.

ilgi
relation, connection; relevance
ilgi
regard

Do you have anything to say with regard to this matter? - Bu konu ile ilgili olarak söyleyeceğin bir şey var mı?

I'd like to point out some problems regarding your suggestion. - Senin önerinle ilgili bazı sorunları işaret etmek istiyorum.

ilgi
interest, concern
ilgi
relativeness
ilgi
sympathy
ilgi
sympathies
ilgi
tieup
ilgi
relatedness
التركية - التركية

تعريف ilgilenilmemiş في التركية التركية القاموس.

ilgi
Kimyasal şartlar eş veya birbirine çok yakın olduğunda ögelerin birbirleriyle birleşmede gösterdiği seçicilik
ilgi
Dikkati öncelikle belirli bir şey üzerinde toplama eğilimi
ilgi
İki şey arasında bulunan herhangi bir bağlılık, ilişki, alaka, taalluk
ilgi
Alaka

Bir web sitenin gördüğü alaka onun muhtevasına bağlıdır. - Bir web sitenin gördüğü ilgi onun içeriğine bağlıdır.

Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir. - Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.

ilgi
Belirli bir olay veya etkinliğe yakınlık duyma, ondan hoşlanma ve ona öncelik tanıma
İlgi
nazarıdikkat
İlgi
alaka

Bir web sitenin gördüğü alaka onun muhtevasına bağlıdır. - Bir web sitenin gördüğü ilgi onun içeriğine bağlıdır.

Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir. - Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.

ilgilenilmemiş
المفضلات