ilerlemek

listen to the pronunciation of ilerlemek
التركية - الإنجليزية
(Hukuk) proceed

Aren't you ready to proceed? - İlerlemek için hazır değil misin?

advance
progress
improve

The pupil has to improve. - Öğrenci ilerlemek zorunda.

move
march
develop
go ahead

I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now. - İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.

come along
go on
march forward
strike
come to the fore
march on
move ahead
pick up
wheel
get better
keep
move along
get on
move forward
pick
go
get down to
(deyim) get off the ground
proceed with
run
hold
get ahead

Do you want to get ahead in English? - İngilizcede ilerlemek istiyor musun?

get on (with)
keep going
move on
to increase, grow; to advance, progress
run on
forge ahead
make progress
get along
push on
to be well into (a period of time): Gece bir hayli ilerlediğinde şarkı söylemeye başladı. When the night was well advanced he began to sing
(for time) to pass, get on: Vakit ilerliyor. Time's getting on
(for a disease) to get progressively worse; to spread
to go forward, to move ahead, to move along, to advance; (time) to pass; to develop, to progress, to advance, to improve, to get better, to better, to come on, to come along, to make headway
make one's way
advance , go-ahead
go along
to go forward, move ahead, advance
make headway

It took a while to make headway in modern medicine. - Modern tıpta ilerlemek biraz zaman aldı.

to progress, improve, advance
(for a timepiece) to gain time
go forward
gain
rise
forge
get a long
draw
plough
approach
gain ground
pass
put
make way
ın advance
(deyim) wear on
boom
frame
troop
goon
ilerleme
improvement

There's some room for improvement. - İlerleme için biraz yer var.

He has made a big improvement in tennis. - O, teniste büyük bir ilerleme kaydetti.

ilerleme
{i} progression

Evolution is not progression, but adaptation. - Evrim ilerleme değil, fakat adaptasyondur.

Could you write down the chord progression for this song? - Bu şarkı için akort ilerlemesi yazabilir misin?

ilerleme
{i} advancement

The advancement of modern medicine was a long process. - Modern tıbbın ilerlemesi uzun bir süreçti.

Stop the enemy's advancement. - Düşmanın ilerlemesini durdur.

solucan gibi kıvrılarak ilerlemek
worm
ilerleme
advance

Japanese industry has made great advances since the war. - Japon endüstrisi savaştan beri büyük ilerlemeler kaydetti.

Once more, the fundamentalist ideologies oppose to the great historical advances. - Yine, köktenci ideolojiler büyük tarihsel ilerlemelere karşı çıkarlar.

ilerleme
progress

The rough terrain checked the progress of the hikers. - Engebeli arazi yürüyüşçülerin ilerlemesini frenledi.

He made good progress in handling this machine. - O, bu makineyi kullanmada iyi ilerleme kaydetti.

ilerlemek (zaman/yaş)
get along
ilerleme
way

I worked my way through college. - Üniversiteye yavaş yavaş ilerleme katettim.

I know my Russian still has a long way to go, but I’m pretty happy with the progress I’ve made. - Rusçamın hâlâ iyi olmadığını biliyorum fakat kaydettiğim ilerlemeden oldukça mutluyum.

sürünerek ilerlemek
creep
beleşten ilerlemek
coast
ilerleme
headway

We haven't made much headway. - Çok ilerleme kaydetmedik.

We've already made some headway. - Zaten biraz ilerleme kaydettik.

karşı ilerlemek
stem
ilerle
go on
ilerleme
pickup
ilerleme
(Askeri) travelling
ilerleme
(İnşaat) propagate
ilerleme
driving

Progress is a lovely word. But its driving force is change, and change has its enemies. - İlerleme güzel bir kelimedir. Ama onun itici gücü değişikliktir ve değişikliğin kendi düşmanları vardır.

ilerleme
promote
ilerleme
breakthrough
ilerleme
(Askeri) propagation
ilerleme
development
ilerleme
feed
pist üzerinde ilerlemek
(Havacılık) taxi
ilerle
proceed with
ilerle
move forward

Move forward one step. - Bir adım ileriye ilerle.

Could you move forward so we can close the door? - Kapıyı kapatabilmemiz için biraz ilerler misiniz?

ilerle
{f} proceeding
ilerle
proceed

The ship proceeded to her destination. - Gemi hedefine doğru ilerledi.

We'll proceed exactly as you suggest. - Tam olarak önerdiğiniz gibi ilerleyeceğiz.

ilerle
got ahead
ilerle
{f} proceeded

The ship proceeded to her destination. - Gemi hedefine doğru ilerledi.

ilerle
get ahead

Do you want to get ahead in English? - İngilizcede ilerlemek istiyor musun?

ilerle
march on
ilerle
go ahead

I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now. - İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.

Go ahead and ask Tom. - İlerleyin ve Tom'a sorun.

ilerle
advance

Stop the enemy's advancement. - Düşmanın ilerlemesini durdur.

Time passed rapidly and the work didn't advance at all. - Zaman hızla geçti ve iş hiç ilerlemedi.

ilerle
went ahead
ilerle
gone ahead
ilerleme
scramble
ilerleme
process

The advancement of modern medicine was a long process. - Modern tıbbın ilerlemesi uzun bir süreçti.

ilerleme
gain
ilerleme
proceeding
ilerleme
push

We pushed ahead despite the obstacles. - Engellere rağmen ilerlemeye devam ettik.

ilerleme
ascent
aşama aşama ilerlemek
advance gradually
aşama aşama ilerlemek
gradually advance
ilerle
{f} advanced

They advanced to the river. - Nehire doğru ilerlediler.

The army advanced up the hill. - Ordu tepeye kadar ilerledi.

ilerle
go#ahead
ilerleme
to progress
ilerleme
advance of
İlerlemek
move on
akıntıya karşı ilerlemek
stem the current
aynı tempoda ilerlemek
jog on
aynı tempoda ilerlemek
jog
ağır ilerlemek
plod
dalga dalga ilerlemek
surge
dev adımlarıyla ilerlemek
to make great strides
emin adımlarla ilerlemek
take firm steps forward
engellere rağmen ilerlemek
worry along
güçlükle ilerlemek
plough through
güçlükle ilerlemek
scramble
güçlükle ilerlemek
plow through
güçlükle ilerlemek
plough
ihtiyatla ilerlemek
feel one's way
ilerle
progress

Check the enemy's progress before they reach the town. - Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.

The event was forgotten in progress of time. - Zamanın ilerlemesiyle olay unutuldu.

ilerleme
forwardness
ilerleme
(Hukuk) progression, progress, upswing
ilerleme
increase, growth
ilerleme
advance, advancement, improvement, progress, progression, headway, breakthrough, development
ilerleme
rising
ilerleme
uptrend
ilerleme
upswing
ilerleme
going forward, moving ahead, advance
ilerleme
expansion
ilerleme
progress, improvement, advancement
ilerleme
march
ilerleme
improve

The pupil has to improve. - Öğrenci ilerlemek zorunda.

There's still room for improvement. - İlerleme için hâlâ yer var.

ite kaka ilerlemek
to push one's way
sağlam adımlarla ilerlemek
forge ahead
sürünerek ilerlemek
slither
sürünerek ilerlemek
scramble
sıyrılarak ilerlemek
thread one's way
topluca ilerlemek
troop
topluca ilerlemek
press
yavaş ilerlemek
(trafik) to crawl
yavaş ilerlemek
crawl
yol boyunca ilerlemek
roll along
zorla ilerlemek
plough through
zorla ilerlemek
plow through
zorla ilerlemek
wade
çabuk ilerlemek
make rapid progress
çamurda ilerlemek
slush
التركية - التركية
Daha güçlü, daha etkili duruma gelmek
Vakit geçmek: "Mevsimin ilerlemiş olmasına karşın hâlâ direnen bir iki gelincik ve papatya..."- O. Rifat
Bulunduğu yerden daha ileriye gitmek; yol almak
Bulunduğu yerden daha ileriye gitmek, yol almak: "Vapur durmadan düdük çalarak ilerliyordu."- H. E. Adıvar
Geçmek
Daha iyi, daha yüksek bir düzeye, aşamaya erişmek, gelişmek, terakki etmek
ilerleme
İlerlemek işi
ilerleme
Daha iyi, daha yetkin, daha değerli, daha yüksek bir duruma doğru basamak basamak oluşan gelişme, terakki
ilerleme
Terfi, terakki: "Hâkim ve savcıların ... meslekte ilerlemeleri ... kanunla düzenlenir."- Anayasa
ilerleme
Terfi, terakki
İlerlemek
(Osmanlı Dönemi) TEFEYYÜZ
İlerlemek
terakki etmek
ilerlemek
المفضلات