ikbal

listen to the pronunciation of ikbal
التركية - الإنجليزية
prosperity

It will threaten the prosperity of the town. - O, kasabanın ikbâlini tehdit edecektir.

prosperity, success
favoring, looking with favor upon, smiling on
liking, caring for
liking to eat or drink (something)
hist. a highly favored odalisque who ranked as a sort of unofficial wife of the sultan
favorite
luck
ikbal düşkünü
someone who has seen better days, someone who has fallen on hard times
İkbal
iqbal
izzet ü ikbal ile! obs. Good-bye!
(said to a departing guest)
التركية - التركية
Baht açıklığı veya yüksek bir makama, duruma erişmiş olma durumu
İstek, arzu
Padişaha veya şehzadeye eş olmaya aday, gözde cariye
Baht açıklığı veya yüksek bir makama, duruma erişmiş olma durumu: "Siyasi ikbal veya nikbet yellerine göre yön alan bir huy sahibi olduğunu bilirdim."- Y. K. Karaosmanoğlu. İstek, arzu
Gözde cariye
İKBAL
(Osmanlı Dönemi) Bir şeye yönelmek. Teveccüh etmek. Reddetmeyip kabul etmek. Bir şeyi birinin önüne götürmek. Baht açıklığı. Talih. Refah
İKBAL
(Osmanlı Dönemi) İstemek. Bak: İdbar
İKBAL
(Hukuk) Talih, baht; işlerin yolunda gitmesi; mutlu olma; gözde olma
ikbal düşkünlüğü
Makam ve mevki hırsı olma durumu
ikbal düşkünlüğü
İyi bir yaşantısı varken gözden düşerek yoksul olma durumu
ikbal düşkünü
İyi bir yaşantısı varken gözden düşerek yoksulluğa mecbur kalan kimse
ikbal düşkünü
Makam ve mevki hırsı olan kimse
muhammed ikbal
Muhammed İkbal, (1873 - 1938) Hindistanlı şair, filozof ve politikacı. Şiirleri çağdaş Urdu ve Fars edebiyatının en önemli yapıtlarındadır. Allâme İkbal olarak da bilinir. Hindistan'daki müslümanların bağımsızlık mücadelesine ilk defa dile getiren kişidir. 1873'de Pakistan'ın Pencap eyaletine bağlı Siyalkut kentinde doğan Muhammed İkbal mutasavvuf bir anne ve babanın oğlu olarak dünyaya geldi. İlk eğitimini Kur'an üzerine aldı
DEVLET Ü İKBAL
(Osmanlı Dönemi) Ulviyet ve iyi tâlih
ikbal
المفضلات