Tom bought a few things he didn't need.
- Tom ihtiyaç duymadığı birkaç şey satın aldı.
Europe doesn't need anyone.
- Avrupa hiç kimseye ihtiyaç duymaz.
You won't be needing that where you're going.
- Gittiğin yerde buna ihtiyaç duymayacaksın.
Tom may take all the time he needs.
- Tom ihtiyaç duyduğu tüm zamanı alabilir
The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows.
- Fabrika işçilerinin aileleri okul, hastane ve mağazalara ihtiyaç duyar; böylece bu hizmetleri sağlayacak daha fazla insan yaşamak için bu bölgeye gelir ve de bir şehir oluşur.
My mother gave me all the love I needed.
- Annem bana ihtiyaç duyduğum tüm sevgiyi verdi.
They were needed in South America.
- Güney Amerika'da onlara ihtiyaç duyuldu.