igne

listen to the pronunciation of igne
التركية - الإنجليزية

تعريف igne في التركية الإنجليزية القاموس.

iğne
needle

They will begin distributing free syringes and needles to drug users. - Onlar uyuşturucu kullanıcılarına ücretsiz şırıngalar ve iğneler dağıtmaya başlayacak.

Tom picked a needle up off the floor. - Tom yerden bir iğne aldı.

iğne
shot

The doctor gave me a shot. - Doktor bana iğne yaptı.

The nurse gave me a shot. - Hemşire bana bir iğne yaptı.

iğne
pointer, needle (of a gauge)
iğne
(Botanik) style
iğne
pintle
iğne
style, gnomon (of a sundial)
iğne
spine
iğne
pin, straight pin; safety pin
iğne
sting

Whose sting is more painful: a bee's or a wasp's? - Kimin iğne batması daha ağrılıdır: Bir arının mı yoksa bir yaban arısının mı?

iğne
(akrep vb.) stinger
iğne
(arı vs.) sting
iğne
pricking sensation, prick, pricking
iğne
needle, hypodermic needle
iğne
syringe, hypodermic syringe
iğne
injection

The court condemned the man to death by lethal injection. - Mahkeme adamı öldürücü iğneyle ölüme mahkûm etti.

Sami was sentenced to die by lethal injection. - Sami zehirli iğneyle ölüme mahkum edildi.

iğne
biting remark
iğne
needle, sewing needle
iğne
prick

She pricked the balloon. - O balona iğne batırdı.

He pricked himself with a pin. - O, bir iğne ile kendini deldi.

iğne
needle (of a coniferous tree)
iğne
(süs) brooch
iğne
jab
iğne
brooch, pin
iğne
pin

The picture was held on by a pin. - Resim bir iğne ile tutturuldu.

It's quiet enough to hear a pin drop. - Bir iğnenin düşüşünü duyacak kadar yeterince sessiz.

iğne
needle; pin, straight pin, safety pin; pointer, needle; spicule, sting; brooch, pin; fishhook; syringe, hypodermic, hypo; injection, shot, jab; pinprick, sarcasm, dig (at sb)
iğne
spicule
iğne
stinger, sting (of an insect)
iğne
pointer
iğne
shot, injection
iğne
(Denizbilim) fiddle
iğne
sarcasm

He doesn't understand sarcasm. - O, iğnelemeyi anlamaz.

iğne
prickle
iğne
hype
iğne
(Bilgisayar) stylus
iğne
(Otomotiv) core
iğne
(Otomotiv) float needle
iğne
(Aydınlatma) post
iğne
spindle
iğne
(Denizbilim) hook

Tom put bait on the hook. - Tom olta iğnesine yem koydu.

The public bought it hook, line and sinker, didn't they? - Halk olta iğnesi, olta ve olta kurşunu aldı, değil mi?

iğne
hypodermic needle
iğne
pinprick
iğne
hypodermic syringe
iğne
jujube
iğne
bodkin
iğne
hypodermic
iğne
brooch
iğne batırmak
prick
iğne olma
to needle
iğne yaprak
Needle-like leave
iğne atsan yere düşmez
very crowded
iğne atsan yere düşmez
(Konuşma Dili) The place is packed./It's bursting at the seams
iğne batması
pinprick
iğne deliği
pinhole

You can build a pinhole camera with a shoe box. - Bir ayakkabı kutusuyla, bir iğne deliği kamerası yapabilirsiniz.

iğne deliği
needle's eye
iğne deliği
eye of a needle
iğne deliği
a) the eye of a needle b) pinhole, pinprick
iğne deliği/gözü the eye of
a needle
iğne deliğinden Hindistan'ı seyretmek
to be able to draw important conclusions from a small event
iğne gibi
spicular
iğne gibi
spinose
iğne gibi
spinous
iğne gibi batan
prickly
iğne gibi şey
spicule
iğne ile açılmış delik
pinhole
iğne ile delmek
needle
iğne ile kuyu kazmak
1. to try to do a hard job with pitifully inadequate means. 2. to do a job that demands a lot of time and patience
iğne ile vermek
to give (a medicine) hypodermically
iğne ile öldürmek
put to sleep
iğne iplik kalmak
to become very thin, turn to skin and bones
iğne ipliğe dönme
emaciation
iğne ipliğe dönmek
to become skin and bones, to pine away, to waste away
iğne ipliğe dönmek
to become very thin, turn to skin and bones
iğne işi
needlework
iğne kutusu
needlecase
iğne kuyruklu ebabil
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: ebabiller) white-throated needletail
iğne olmak
to have on injection
iğne oyası
needle lace
iğne topuk
stiletto heel
iğne topuk
wedge heel
iğne topuk
stiletto
iğne topuzu/topu head of
a pin, pinhead
iğne ucu
pinpoint
iğne yapmak
to give an injection
iğne yapmak
shoot
iğne yapmak
inject
iğne yapmak
give an injection
iğne yapmak/vurmak
to give (someone) a shot, give (someone) a hypodermic injection
iğne yapraklı
coniferous
iğne yastığı
pincushion

Mary’s cat is so sweet that I really don’t mind him curling up in my lap, but the way he insists on kneading my legs with his claws makes me feel like a pincushion. - Mary'nin kedisi o kadar tatlı ki onun kucağımda kıvrılıp yatmasını gerçekten umursamıyorum fakat pençeleriyle bacaklarımı ovmakta ısrar etme tarzı bana iğne yastığı gibi hissettiriyor.

iğne yemek
to be given a shot, be given a hypodermic injection
iğne yutmuş maymuna dönmek/ yemiş ite dönmek
to turn to skin and bones
iğne üstünde oturmak
to be on pins and needles, be on tenterhooks
iğne-benzeri
(Jeoloji) acicular
elektrikli iğne
electric needle
ters iğne
(Teknik,Tekstil) purl
samanlıkta iğne aramak
(deyim) Look for a needle in a haystack
çatal iğne
forks and needles
altın bir iğne görmek istiyorum
I would like to see a gold chain
derialtı iğne
hypodermic injection
hareketli iğne
(Tekstil) driver needle
iğneler
Needles

Do you know why cactus have needles? - Kaktüslerin neden iğneleri olduğunu biliyor musunuz?

I'm going to make a cushion and fill it with fir needles. - Ben bir yastık yapacağım ve onu köknar iğneleri ile dolduracağım.

kancalı iğne
safety pin
koldan iğne
shot in the arm
köknar iğne yaprağı
fir needle
mıknatıslı iğne
magnetic needle
mıknatıslı iğne/ibre
magnetic needle
petek biçiminde iğne işi
smocking
samanlıkta iğne aramak
look for a needle in a haystrack
sivri obje korkusu (iğne vb)
(Tıp) trypanophobia
uyuşturucu iğne
fix
yaylı iğne
spring needle
çengelli iğne
hasp
التركية - التركية

تعريف igne في التركية التركية القاموس.

iğne
Vücuda bu yolla ilaç verme işi: "Eczacının yaptığı bir adrenalin iğnesinden sonra gözlerini açtı."- H. Taner
iğne
Toplu iğnenin süs olarak kullanılan, iri başlı, renkli bir türü
iğne
Baş, göğüs, yaka vb. yerlerde kullanılan kuyumcu işi süs eşyası
iğne
Dikiş dikmeye yarayan, ince, ucu sivri, bir ucunda iplik geçecek deliği bulunan çelik araç
iğne
Bazı böceklerde bulunan savunma organı
iğne
Dikiş dikmeye yarayan, ince, ucu sivri, bir ucunda iplik geçecek deliği bulunan çelik araç. İki şeyi birbirine tutturmaya yarar ince, uzun, ucu sivri, metal araç
iğne
Vücuda bu yolla ilâç verme işi
iğne
Oltanın ucundaki küçük çengel
iğne
Dokunaklı söz
iğne
Bitkilerde yumurtacıkla tepecik arasındaki sapçık
iğne
İki şeyi birbirine tutturmaya yarar ince, uzun, ucu sivri, metal araç
iğne
Kas veya damar yoluyla vücuda sıvı bir ilacı basınçla vermek için kullanılan pompa
iğne
Bazı araçların ucu sivri parçaları
iğne
Kaslar veya damar yoluyla vücuda sıvı bir ilacı vermek için kullanılan araç, enjektör, şırınga
iğne
Giysi ve benzeri şeyleri dikmeye yarıyan ucu sivrice delici bir alet
iğne
Zerk yolu ile vücuda verilen ilaç
iğne
Botanikte bitkilerde yumurtacıkla tepecik arasındaki sapçık
iğne yaprak
cam türlerinde görülen, ince uzun, sivri üçlü yaprak
İğne yapraklılar
(Botanik, Bitkibilim) İğne yapraklılar (Pinales), Kozalaklılar olarak da bilinir, bitkiler (Plantae) âleminin açık tohumlular (Pinophyta) bölümünde bulunan tek sınıf olan Pinopsida'ya dahil bir bitki takımıdır ve ardıç, cam, göknar, ladin, melez, porsuk, sekoya, sedir, servi gibi soyu sürmekte olan tüm kozalaklı bitkileri içerir
iğne ardı
İğneyi, çıkış noktasının gerisinden saplayıp daha ileriden çıkararak yapılan aralıksız dikiş veya nakış türü
iğne deliği
İğnenin arkasında iplik geçirilen delik
iğne oyası
İğneyle değişik biçimli veya düğümlü ilmekler oluşturularak ve bunlar birleştirilerek yapılan oya
iğne yapraklılar
Kozalaklılar
iğne yastığı
İğnelik
iğne yurdu
İğne gözü, iğne deliği
kancalı iğne
Çengelli iğne
mıknatıslı iğne
Merkezinden bir iple asılı bulunan, dar ve sivri bir eşkenar dörtgen biçiminde yapılmış mıknatıs çubuğu
toplu iğne
Başında küçük bir toparlak bulunan iğne
çatal iğne
İki veya üç çengeli olan olta iğnesi
çengelli iğne
Tutturulduğu yerden kurtulmaması için ucu özel yuvaya geçirilen iğne, kancalı iğne, çengel iğnesi
İğne
(Osmanlı Dönemi) MİHYAT
İğne
(Osmanlı Dönemi) HIYAT
İğne
(Osmanlı Dönemi) VAHİR
igne
المفضلات