The people who come on the Maury Povich show often make pretentious claims about their lovers cheating on them.
- Maury Povich'e gelen insanlar genellikle sevgililerinin onları aldattıkları ile ilgili önemli iddialarda bulunmaktadırlar.
There is no scientific basis for these claims.
- Bu iddialar için hiçbir bilimsel dayanak yok.
Tom denied the allegations.
- Tom iddiaları reddetti.
Are these allegations true?
- Bu iddialar doğru mu?
Tom has denied that allegation.
- Tom o iddiayı yalanladı.
Can you prove the allegations?
- İddiaları kanıtlayabilir misin?
Prosecutors in court have to substantiate their claims in order to prove a suspect is guilty.
- Bir şüphelinin suçlu olduğunu ispatlamak için mahkemedeki savcılar iddialarını kanıtlamak zorundadır.
Goethe claimed, one who cannot speak foreign languages does not know one's own language either.
- Goethe iddia etti, yabancı dilleri konuşamayan birisi kendi dilini de bilmez.
An assertion isn't a proof.
- Bir iddia bir kanıt değildir.
So long as you have no evidence for your assertions, I am not having this conversation.
- İddiaların için bir kanıtın olmadığı sürece ben bu konuşmayı yapmıyorum.
I bet you're wondering how this works.
- Her iddiasına varım ki bunun nasıl çalıştığını merak ediyorsun.
He knows better than to make such a claim.
- Böyle bir iddiayı ortaya atmayacak kadar akıllı.
Her argument was not based on facts.
- Onun iddiası gerçeklere dayalı değildi.
This idea is the basis of my argument.
- Bu fikir benim iddiamın temelidir.
She allegedly murdered him.
- İddiaya göre onu o öldürdü.
She allegedly killed him.
- O, iddialara göre onu öldürdü.