i̇zi̇n

listen to the pronunciation of i̇zi̇n
التركية - الإنجليزية

تعريف i̇zi̇n في التركية الإنجليزية القاموس.

izin
allowance
izin
leave

She took two weeks' leave and visited China. - O iki hafta izin aldı ve Çin'i ziyaret etti

Tom applied for a leave of absence. - Tom izin için başvurdu.

izin
permit

It was not permitted that the inhabitants trespass in the area. - Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.

They were not permitted to cross into Canada. - Onların Kanada'ya geçmeleri için izin verilmedi.

izin
permission

She wanted my permission to use the telephone. - Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.

izin belgesi
warrant
izin vermek
allow

You have to allow for the boy's age. - Çocuğun yaşı nedeniyle izin vermek zorundasın.

Tom stepped aside to allow Mary to pass. - Tom Mary'nin geçmesine izin vermek için kenara çekildi.

izin almak
obtain permission
izin istemek
ask for permission

There's no need to ask for permission. - İzin istemek için gerek yoktur.

Sometimes, it's easier to ask for forgiveness, than to ask for permission. - Bazen af istemek izin istemekten daha kolaydır.

izin vermek
warrant
izin almak
get permission

It's easier to ask for forgiveness than to get permission. - Af istemek izin almaktan daha kolaydır.

izin vermek
permit
izin vermek
let

Tom didn't intend to let Mary kiss him. - Tom Mary'nin onu öpmesine izin vermek niyetinde değildi.

I stood aside to let them pass. - Onların geçmesine izin vermek için kenarda durdum.

izin
permission, leave, okay, OK, consent, the go-ahead; permit, licence, license; discharge
izin
concession
izin
sanction
izin
authorization
izin
holiday

Circumstances do not permit me such a holiday. - Koşullar bana böyle bir tatil izin vermez.

I am, by no means, allowed to become ill now, tomorrow is my holiday. - Şimdi hiçbir şekilde hasta olmama izin verilmiyor. Yarın benim tatilim.

izin
okay
izin
dismissal
izin
ok
izin
the go-ahead
izin
authorisation
izin
license

Why wouldn't you let me get a driver's license? - Neden ehliyet almama izin vermedin?

Let me take a look at your driver's license. - Ehliyetine bakmama izin ver.

izin
clearance
izin
(Politika, Siyaset) admission
izin
licence
izin
consent

His mother will not consent to his going there alone. - Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek.

If I'd known that it would come to this, I would have never consented. - İşin buraya geleceğini bilseydim, izin vermezdim.

izin
liberty
izin
vac

I'm going to take my vacation in September rather than July. - İzinimi temmuzda değil eylülde alacağım.

I'm on a paid vacation. - Ben ücretli izindeyim.

izin
vacation

I'm going to take my vacation in September rather than July. - İzinimi temmuzda değil eylülde alacağım.

Workers in France receive four weeks of paid vacation each year. - Fransa'da işçiler her yıl dört haftalık ücretli izin alırlar.

izin
pass

I stood aside to let them pass. - Onların geçmesine izin vermek için kenarda durdum.

We won't let you pass away. - Ölmene izin vermeyeceğiz.

izin
green light
izin
imprimatur
izin
toleration
izin
leave (of absence); vacation
izin
(Hukuk) permit, admission, imprimatur
izin
excuse

Would you excuse us for a second? - Bize bir saniye izin verir misin?

Will you excuse us for a moment? - Bize biraz izin verir misiniz?

izin
day off

I took a paid day off yesterday. - Dün bir gün ücretli izin aldım.

Half the office took a day off. - Ofisin yarısı izin aldı.

izin
(Askeriye) discharge
izin
furlough

Most government workers are on furlough. - Çoğu hükümet çalışanı izinde.

izin vermek
consent
izin vermek
enable
izin vemek
allow
izinler
(Bilgisayar) permission

The system says I do not have the necessary permissions to delete the folder. - Sistem, klasörü silmem için gerekli izinlere sahip olmadığımı söylüyor.

ihracat izin belgesi
(Ticaret) export certificate
izin almak
take time off
izin almak
have permission
izin belgesi
license

Does Tom have a license? - Tom'un bir izin belgesi var mı?

izin bölgesi
(Askeri) leave area
izin harcırahı
(Askeri) leave travel allowance
izin istemek
ask permission
izin istemek
excuse oneself
izin tezkeresi
permit
izin ver
(Bilgisayar) allow

After a heated discussion, a compromise was adopted. Smokers will be allowed to smoke in the smoking corner. - Hararetli bir tartışmadan sonra,uzlaşma sağlandı.Sigara içme köşesinde sigara içenlerin sigara içmesine izin verilecek.

My father won't allow me to keep a dog. - Babam benim köpek bakmama izin vermez.

izin ver
(Bilgisayar) allow cookie
izin verildi
(Bilgisayar) allowed
izin verildi
(Bilgisayar) licensed
izin verilen
(Bilgisayar) permitted

I wasn't the only one who was permitted to do that. - Bunu yapmasına izin verilen tek kişi ben değildim.

izin verilen
(Bilgisayar) allow

That's the last gift you are allowed to give to Tom. - Bu Tom'a vermene izin verilen son hediye.

I wasn't the only one who was allowed to do that. - Bunu yapmasına izin verilen tek kişi ben değildim.

izin verilen
allowed

That's the last gift you are allowed to give to Tom. - Bu Tom'a vermene izin verilen son hediye.

I wasn't the only one who was allowed to do that. - Bunu yapmasına izin verilen tek kişi ben değildim.

izin verilmedi
(Bilgisayar) not licensed
izin verilmek
be supposed to
izin verilmiş
authorised
izin verme
(Bilgisayar) deny
izin verme
permitting
izin verme
toleration
izin verme
(Kanun) licentiation
izin verme
(Bilgisayar) disallow
izin verme
empowering
izin vermek
allowed
izin vermek
allow to be
izin vermek
authorization
izin vermek
tolerate
izin vermek
(deyim) give one's blessing
izin vermek
give somebody the green light
izin vermek
stand for
izin vermek
admit
izin vermek
allow to
izin vermek
make allowances for
izin vermek
be in the clear
izin vermek
give green light
izin vermek
(Askeri) discharge
izin vermek
authoritize
izin vermek
give permission
izin vermek
(Dilbilim) let loose
izin vermeme
bar
izin vermemek
have none of
izin yılı
(Askeri) leave year
izinler
(Bilgisayar) permissions

The system says I do not have the necessary permissions to delete the folder. - Sistem, klasörü silmem için gerekli izinlere sahip olmadığımı söylüyor.

izinler
(Bilgisayar) permissions for
resmi izin
(Askeri) sanction
resmi izin
approbation
sıhhi izin
(Askeri) sick leave
yasak bölge izin belgesi
(Askeri) safe-conduct
ön izin
(Turizm) preliminary permission
izin
leave of absence
izin
go-ahead
izin
countenance
-den izin almak
get permission from
ithalat izin belgesi
(Ticaret) import certificate
izin
of leave
izin
allowing

I'm allowing you to go. - Gitmene izin veriyorum.

I think it's time for me to stop allowing her to always have her own way. - Sanırım onun her zaman istediğini yapmasına izin vermeyi durdurmamın zamanıdır.

izin
permit to
izin
allowed to

The natives were not allowed to enter the district. - Yerlilerin bölgeye girmesine izin verilmiyor.

After a heated discussion, a compromise was adopted. Smokers will be allowed to smoke in the smoking corner. - Hararetli bir tartışmadan sonra,uzlaşma sağlandı.Sigara içme köşesinde sigara içenlerin sigara içmesine izin verilecek.

izin alma
permission
izin almadan
without permission
izin hak sahibi
(Ticaret) holder of the authorization
izin vermek
suffer
izin vermek
admit to
izin, onay, onaylama
permission, approval, validation
işten izin almak
to take time off from work
yıllık izin
Annual leave
ön izin belgesi
(Ticaret) advance-fixing certificate
ücretsiz izin
Leave without pay
askeri izin
(Askeri) military leave
belli izin sahiplerine açık ticari bölge
(Askeri) exclusive economic zone
form görünümüne izin ver
(Bilgisayar) allow form view
gerekli izin
necessary permission
gerekli yasal izin
(Ticaret) necessary legal permission
idari izin
administrative leave
istediğini yapmasına izin vermek
give smb. his head
ithal izin belgesi
(Ticaret) import license
ithal izin belgesi
(Ticaret) import permit
ithalat izin düzenlemesi
(Hukuk) import permit regime
izin
discharge
izin
{i} permitting

I will come, weather permitting. - Hava izin verirse, gelirim.

izin
dismiss
izin almadan başlamak
jump the gun
izin almak
to get permission

It's easier to ask for forgiveness than to get permission. - Af istemek izin almaktan daha kolaydır.

izin almak
get permit
izin almak
take a day off

Tom wanted to take a day off. - Tom bir günlük izin almak istedi

I want to take a day off. - Bir günlük izin almak istiyorum.

izin almak
take a holiday
izin almak (birinden)
check with
izin belgesi
permit
izin günü
off-day
izin günü
rest day
izin günü
day off

Tomorrow is her day off. - Yarın onun izin günü.

Yes, tomorrow is my day off. - Evet yarın benim izin günüm.

izin günüm
my off day
izin istemek
ask smb.'s permission
izin koparmak
colloq . to get permission
izin koparmak
wangle leave
izin kullanmak
take one's vacation
izin listesi
grant list
izin mektubu
(Ticaret) letter of licence
izin oluru
official authorization
izin oluru
confirmed permission
izin veren
tolerative
izin verilebilir
permissible
izin verilebilir
allowable
izin verilemez
unallowable
izin verilemez
unsanctionable
izin verilemez
impermissible
izin verilen
authorized
izin verilen ikmal listesi; takım adalar deniz şeridi; anahtar yer bulma yönlend
(Askeri) allowable supply list; archipelagic sea lane; assign switch locator (SL) routing; authorized stockage list (Army)
izin verilmeme
nonadmission
izin verilmemiş
unapproved
izin verilmemiş olma durumu
(Hukuk) unauthorised
izin verme
(Hukuk) granting
izin vermek
sanction
izin vermek
give smb. notice
izin vermek
1. to give permission. 2. (Askeriye) to discharge. 3. obs. to dismiss, fire
izin vermek
license
izin vermek
permit of
izin vermek
(Hukuk) to license
izin vermek
indulge
izin vermek
licence [Brit.]
izin vermek
authorise
izin vermek
excuse
izin vermek
authorize
izin vermek
a) to give permission, to consent b) to let, to allow, to permit c) to license, to licence d) to discharge
izin vermek
empower
izin vermeme
disallowance
izin vermemek
refuse
izin vermemek
not to let

I guess our job is not to let that happen. - Sanırım bizim işimiz onun olmasına izin vermemek.

We'll always have to be careful not to let this happen again. - Bunun tekrar olmasına izin vermemek için her zaman dikkatli olmalıyız.

izin yapmak
take one's vacation
izin ücreti
(Ticaret) holiday pay
kefalete izin vermek
allow bail
kendi payımı ödememe izin verin
Let me pay my share
kimlik sormadan geçmesine izin vermek
let smb. pass unchallenged
resmi izin
fiat
senelik ücretli izin
(Ticaret) paid annual leave
seni üzmesine izin verme
don't let it get to you
siyasi etkinlikler için izin
(Politika, Siyaset) leave for political activities
size bir içki ısmarlamama izin verin
Let me buy you a drink
verilen izin
granted permission
yedi yılda bir yapılan izin yılı
sabbatical year
yıllık izin kullanmak
take annual leave
çıkmasına izin vermek
let out
ön izin
(Hukuk) (topluluk mevzuatından süreli muafiyet) preliminary authorization, prior authorization
ön izin gerekli
(Askeri) prior permission required
ücretli izin
(Hukuk) paid holiday
ücretsiz izin
unpaid vacation
ücretsiz izin vermek
stand off
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Bak: İzn
izin
Bir kimseye çalıştığı yerce verilen tatil
izin
Mezuniyet
izin
Bir şey yapmak için verilen veya alınan özgürlük, müsaade, ruhsat, icazet, mezuniyet
izin
Bir şey yapmak için verilen veya alınan özgürlük, müsaade, ruhsat, icazet, mezuniyet: "Viyana'dan döneli bir ay olmuştu ve izni üç hafta sonra bitiyordu."- H. E. Adıvar
dahilde işleme izin belgesi
(İthalat, İhracat) İhracata yönelik önemli mevzuatlardan biri olan Dahilde İşleme Rejimi ihraç ürünleri üretmek için gerekli olan ve dışarıdan ithal edilen, bu yüzden de ithali gümrük vergisine tabi ara mallara ya da girdilere gümrük muafiyeti getiren bir ihracatı teşvik sistemidir. İhracat yapmayı düşünen işletmeler, ihraç edilmesi planlanan malların üretiminde kullanılacak olan hammadde, yardımcı madde, yarı mamul, mamul, ara mali ve ambalaj malzemelerinin başta değişik vergisel yüklerden muaf olmak üzere ve devlete ihracat taahhüdünde bulunmak şartıyla, çeşitli kolaylıklar ve teşviklerden yararlanabilirler. Teşviklerden yararlanabilmek için Dahilde İşleme İzin Belgesi alınması zorunludur. Söz konusu olan bu Dahilde İşleme İzin Belgesi, Gümrük muafiyetli ithalat ya da yurtiçi alımlara olanak sağlayan Dış Ticaret Müsteşarlığı´nca düzenlenen bir belgedir
GEMİ İZİN KAĞIDI
(Hukuk) Geminin sefere çıkabilmesi için liman başkanlığından verilen belge
izin
(Osmanlı Dönemi) müsaade
ÜCRETLİ İZİN
(Hukuk) Çalışanların kanuni izin süreleri içinde ücretlerini almaları; izin süresince ücretin kesilmemesi
ÜCRETSİZ İZİN
(Hukuk) İzin süresi içinde ücertin kesilmesi; ücret olmadan belli bir süre için izin alınması
i̇zi̇n
المفضلات