i̇sti̇krar

listen to the pronunciation of i̇sti̇krar
التركية - الإنجليزية

تعريف i̇sti̇krar في التركية الإنجليزية القاموس.

istikrar
stability

Sami was looking for some stability. - Sami biraz istikrar arıyordu.

Sami wanted stability. - Sami istikrar istiyordu.

istikrar
uniformity
istikrar
lasting
istikrar
stabilisation
istikrar
constancy
istikrar
(Hukuk) stability, consistency
istikrar
becoming established in
istikrar
easiness
istikrar
permanency
istikrar
steady

You've got to get a steady job. - İstikrarlı bir iş bulmak zorundasın.

Tom is going steady with Mary. - Tom Mary ile istikrarlı gidecek.

istikrar
ballast
istikrar
permanence
istikrar
stableness
istikrar
stability, stabilization, steadiness
istikrar
steadiness
istikrar
becoming stabilized, stability; stabilization
ekonomik istikrar
(Ticaret) economic stabilisation
ekonomik istikrar
economic stabilization
istikrar bozucu
(Ticaret) destabilizing
istikrar bulmak
steady
istikrar fonu
(Ticaret) equalization fund
istikrar kazandırmak
stabilize
istikrar programı
(Politika, Siyaset) stability programme
istikrar sağlayıcı
(Ticaret) stabilizing
istikrar tedbirleri
(Ticaret) stabilization measures
ab istikrar ve büyüme paktı
The EU's Stability and Growth Pact
balkan istikrar paktı
(Politika, Siyaset) balkan stability pact
dış mali istikrar
(Hukuk) external financial stability
hazine ya da istikrar fonları
(Ticaret) earmarked gold
istikrar
stabilization
istikrar
poise
istikrar
permanent
istikrar artırma özelliği
(Askeri) stability augmentation feature
istikrar bozucu spekülasyon
(Ticaret) destabilizing speculation
istikrar bulmak
1. to become stabilized. 2. to become established in (a place)
istikrar kazandırmak
(Hukuk) stabilizing
istikrar kontrol destek sistemi
(Askeri) stability control augment system
istikrar paketi
stabilization program
istikrar sathı
(Askeri) stabilizing plane
istikrar sağlama gücü
(Askeri) stabilization force
istikrar sağlamak
ballast
istikrar tulumu
(Askeri) stabilizing sleeve
istikrar unsuru
(Askeri) element of stability
istikrar önlemleri
(Hukuk) austerity measures, stabilization measures
makroekonomik istikrar
(Hukuk) macroeconomic stability
mali istikrar
(Hukuk) economic stability
parasal istikrar alanı
(Hukuk) zone of monetary stability
İstikrar Kuvveti
(Askeri) Stabilization Force
التركية - التركية
(Hukuk) Kararlılık

Bu mücadele kararlılıkla devam edecek. - Bu mücadele istikrarla sürecek.

Kararlılık başarının anahtarıdır. - İstikrar başarının anahtarıdır.

(Osmanlı Dönemi) Karar ve sebat üzere olmak. Karar kılma. Sâkin olmak. Yerleşmek
istikrar
(Osmanlı Dönemi) karar ve sebat üzere olmak, karar kılmak, sâkin olmak, yerleşmek
istikrar
Denge. Ödemeler dengesinde, istihdamda düzen
istikrar
Denge
istikrar
Aynı kararda, biçimde sürme, kararlılık
istikrar
Yerleşme, oturma
istikrar
Ödemeler dengesinde, istihdamda düzen
istikrar
Aynı kararda, biçimde sürme, kararlılık: "Devletini, sağlam bir iman ve istikrar müessesesi olarak teşkilatlandırmıştır."- S. Ayverdi
İstikrar
stabilizasyon
i̇sti̇krar
المفضلات