i̇radesiz

listen to the pronunciation of i̇radesiz
التركية - الإنجليزية

تعريف i̇radesiz في التركية الإنجليزية القاموس.

iradesiz
flabby
iradesiz
simple
iradesiz
irresolute
iradesiz
invertebrate
iradesiz
weak
iradesiz
non compos
iradesiz
weak-willed
iradesiz
flaccid
iradesiz
volitionless
iradesiz
feeble-minded
iradesiz
weak minded
iradesiz
spineless
iradesiz
weak kneed
iradesiz
non compos mentis
iradesiz
involuntary, not under the control of the will
iradesiz
weak, irresolute
irade
willpower

He has enough willpower. - O yeteli iradeye sahip.

irade
{i} freedom
irade
will

She did it against her will. - O, onu iradesine karşı yaptı.

I did it against my will. - Onu kendi irademe karşı yaptım.

irade
(Latin) voluntas
irade
volition

Despite my parents' preference, I have decided to attend an out-of-state college on my own volition. - Ailemin tercihinin aksine, şehir dışında bir üniversiteye devam etmeye kendi irademle karar verdim.

irade
the will of
irade
will of
irade
{i} spine
İrade
will-power
irade
will, volition, the power of willing or determining
irade
self control

Tom has no self control. - Tom'un irade gücü yok.

irade
willing, commanding
irade
will, wish, desire
irade
fiat
irade
will, desire, volition; command, decree, edict buyruk
irade
will power, will; determination; self-control
irade
decree, command; irade
irade
pleasure
irade
irade
irade
selfcontrol
iradesiz
feeble
iradesiz
weakminded
iradesiz
feeble minded
iradesiz
incontinent
iradesiz
(Konuşma Dili) weak in willpower
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف i̇radesiz في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

irade
A decree of a Muslim ruler
irade
A decree of the Sultan
التركية - التركية
irade dışı
iRADESiZ
İrade dışı, gayriiradi: "O, artık bu adamın elinde iradesiz, cansız bir şey gibiydi."- Y. K. Karaosmanoğlu
iradesiz
İrade dışı, gayriiradi
irade
Buyruk: "Görülünce vurulması için irade bile var."- S. M. Alus
irade
Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü: "Korkunç bir irade kuvveti sarfıyla baş ucundaki lambayı yaktı."- S. F. Abasıyanık. İstenç
irade
Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü
irade
İstek, dilek
irade
Buyruk
irade
İstenç
irâde
(Osmanlı Dönemi) istek, arzu, dilemek, emir, ferman; bir şeyi yapmak veya yapmamak için olan iktidar, güç
İRADE
(Osmanlı Dönemi) Fık: Cenab-ı Hak irade sıfatı ile muttasıftır ve
İRADE
(Hukuk) Buyruk, istek, arzu, bir işi yapma azimi ve gücü
İRADE
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyi yapmak veya yapmamak için olan iktidar, güç.(İrade, ihtiyardan daha geniştir, umumidir. İhtiyar, taraflardan birini diğerine tafdil ile beraber tercihtir. İrade; yalnız tercihtir. Mütekellimler bazan iradeyi ihtiyar mânasında kullanmışlardır. İradenin zıddı kerâhet; ihtiyarın zıddı icâb ve ıztırardır. İrade, hakikatte dâima ma'duma taalluk eder. Çünkü, bir emrin husûl ve vücudu için o, tahsis ve takdir eder.)
İRADE
(Osmanlı Dönemi) İstek, arzu. Dilemek. Emir. Ferman
İrade
(Osmanlı Dönemi) TIBB
İrade
buyrultu
الإنجليزية - التركية

تعريف i̇radesiz في الإنجليزية التركية القاموس.

irade
irade
irade
ferman
i̇radesiz
المفضلات