We don't want to cancel.
- İptal etmek istemiyoruz.
Tom may have to cancel the picnic.
- Tom pikniği iptal etmek zorunda kalabilir.
To our regret, we were obliged to call off the game, which we had been looking forward to.
- Ne yazık ki, oyunu iptal etmek zorunda bırakıldık, ki bunu dört gözle bekliyorduk.
We had to call off the game because of rain.
- Yağmurdan dolayı oyunu iptal etmek zorunda kaldık.
We must abolish the death penalty.
- Ölüm cezasını iptal etmeliyiz.
Tom rescinded his offer.
- Tom teklifini iptal etti.
Why did Tom cancel his trip?
- Tom gezisini niçin iptal etti.
Tom may have to cancel the party.
- Tom partiyi iptal etmek zorunda kalabilir.
We had to call off the game because of rain.
- Yağmurdan dolayı oyunu iptal etmek zorunda kaldık.
I had to call off the party.
- Partiyi iptal etmek zorunda kaldım.
Are you really going to get your license revoked?
- Gerçekten ehliyetini iptal ettirecek misin?
I got my license revoked.
- Lisansımı iptal ettirdim.
I don't want to abort the mission now.
- Şimdi görevi iptal etmek istemiyorum.