i̇nsanlık

listen to the pronunciation of i̇nsanlık
التركية - الإنجليزية

تعريف i̇nsanlık في التركية الإنجليزية القاموس.

insanlık
mankind

No one man can answer what's the meaning of life; this question stands before all mankind. - Hiç kimse yaşamın anlamının ne olduğunu yanıtlayamaz; bu soru insanlık öncesine dayanıyor.

Do you think mankind will someday colonize the Moon? - Sence insanlık bir gün Ay'ı sömürgeleştirecek mi?

insanlık
humanity

Slavery is a crime against humanity. - Angarya, insanlık dışı bir suçtur.

War is a crime against humanity. - Savaş, insanlık dışı bir suçtur.

insan
human

War is a crime against humanity. - Savaş, insanlık dışı bir suçtur.

A lot of human deaths are caused by smoking cigarettes. - İnsan ölümlerinin çoğuna, sigara dumanı neden olmuştur.

insan
man

Many people worry about paying their bills. - Bir sürü insan faturalarını ödeme konusunda endişeleniyor.

Today, many people worry about losing their jobs. - Bugün, bir sürü insan işsiz kalma konusunda endişeleniyor.

insanlık
mortality
insanlık
flesh
insanlık
being human, humanness
insanlık
humanity, mankind
insanlık
our species
insanlık
human

Music is a common speech for humanity. - Müzik insanlık için ortak bir dildir.

War is a crime against humanity. - Savaş, insanlık dışı bir suçtur.

insanlık
humankind

We went to see the Museum of Humankind, but it is closed on Tuesdays. - Biz İnsanlık Müzesini görmeye gittik ama o, salı günleri kapalıymış.

Throughout the centuries humankind has tracked the sun, the stars, and the universe. - İnsanlık yüzyıllar boyunca yıldızlar, güneş ve evreni izledi.

insanlık
the species
insanlık
lords of creation
insanlık
humanity, mankind, humankind; humaneness, kindness
insanlık
the human race
insanlık
flesh and blood
insanlık
humaneness, kindness
insan
human being

Human beings succeeded in flying into space. - İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı.

On the whole human beings want to be good, but not too good and not quite all the time. - İnsanoğlu genellikle iyi olmak ister fakat her zaman çok iyi ve sakin değil.

insan
microcosm
insan
homo
insan
thing

The only thing one never regrets are one's mistakes. - Bir insanın asla pişman olmayacağı tek şey onun hatalarıdır.

What sort of person would do that kind of thing? - O tür şeyi ne tip insan yapardı?

insan
humane

Isn't that the most humane punishment for criminals? - Bu, suçlular için en insancıl ceza değil midir?

insan
being

As a result, people have got so used to being paid this way that they're uncomfortable with any other. - Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar.

Language changes as human beings do. - İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir.

insan
(Latin) persona

People have different personalities. - İnsanların farklı kişilikleri var.

The development of the personal computer has revolutionised the way people work, the way they live, and the way they interact with each other. - Kişisel bilgisayarın gelişmesi insanların çalışma tarzında, yaşama tarzında ve birbirleriyle etkileşime girme tarzında devrim yapmıştır.

insan
(Konuşma Dili) flesh and blood
insan
one

All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood. - Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

People should be honest with one another. - İnsanlar birbirlerine karşı dürüst olmalı.

insanlık
mortal
insan
character

I've always been a good judge of character. - Her zaman insan sarrafıydım.

He is a man of character. - O kişilikli bir insandır.

insan
Homo sapiens
insan
person

You are a mean person. - Sen kötü bir insansın.

I am an honest person. - Ben dürüst bir insanım.

insan
bird

This bird can imitate the human voice. - Bu kuş insan sesini taklit edebilir.

The people don't like the birds. - İnsanlar kuşları sevmiyorlar.

insan
individual

Each human being is an individual. - Her insan bir bireydir.

insanlık
humaneness
insanlık
man

Do you think mankind will someday colonize the Moon? - Sence insanlık bir gün Ay'ı sömürgeleştirecek mi?

No one man can answer what's the meaning of life; this question stands before all mankind. - Hiç kimse yaşamın anlamının ne olduğunu yanıtlayamaz; bu soru insanlık öncesine dayanıyor.

insanlık
manhood
insan
man-made

Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings. - Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.

This book says the earliest man-made bridges date back to the New Stone Age. - Bu kitap en eski insan yapısı köprülerin Yeni Taş Çağına kadar uzandığını söylüyor.

insanlık erdemlerini yitirme, kabalaşma
loss of human virtues, rough recovery
insan
spirit

Mathematics is the most beautiful and most powerful creation of the human spirit. - Matematik, insan ruhunun en güzel ve en güçlü yaratısıdır.

All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood. - Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

insan
person, someone, human being, man
insan
decent person, upright person: İnsan gibi yaşamadı. He didn't live as a decent person should. İnsan gibi çalış! Do your work as it should be done!
insan
mortal

We mortals die in a thousand ways; we are born in only one. There are a thousand diseases of men, but only one source of health. - Biz ölümlüler binlerce şekilde ölürüz; Biz sadece bir şekilde doğarız. Binlerce insan hastalığı var, ancak yalnızca bir sağlık kaynağı.

We know that all men are mortal. - Tüm insanların ölümlü olduğunu biliyoruz.

insan
naked ape
insan
one, you: İnsan büyüğüyle öyle konuşmaz. One doesn't speak that way to one's superior. İnsana güven veren bir sesi var. He has a voice that inspires trust
insan
humanity

War is a crime against humanity. - Savaş, insanlık dışı bir suçtur.

Slavery is a crime against humanity. - Kölelik, insanlık dışı bir suçtur.

insan
the human race, man, mankind: Allah insanı yarattı. God created man
insan
hominid
insan
Wight
insan
human, human being, man, person, one; human, humane
insan
born of woman
insan
decent, upright, good (person): Yümni insan bir adam. Yümni's a decent fellow
insan
lords of creation
insan
anthropo

What anthropoid would your girlfriend be most like? What a question... Well, um... An orangutan, I guess. - Kız arkadaşını en çok hangi insansı maymuna benzetirdin? Ne biçim bir soru ... Peki, um ...Sanırım, bir orangutan.

Eating animals is not that different from anthropophagy or cannibalism. - Hayvanları yeme, insan yeme ve yamyamlıktan o kadar farklı değildir.

insan
fellow

He is a very forgetful fellow. - O, çok unutkan bir insandır.

insan
creature

The most instinctive act of nearly every creature is to protect its young, and with humans, this response persists for a lifetime. - Neredeyse her canlının en içgüdüsel davranışı küçüklerini korumaktır, ve insanlarda bu müdahale hayat boyu sürer.

Man is the only creature that consumes without producing. He does not give milk, he does not lay eggs, he is too weak to pull the plough, he cannot run fast enough to catch rabbits. - İnsan, üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurtlamaz, pulluğu çekmek için çok zayıf, tavşanları yakalamak için yeterince hızlı koşamaz.

insanlık bakımından
humanly
insanlık dışı
inhuman

That seems inhumane to me. - O benim için insanlık dışı görünüyor.

insanlık dışı
barbarously
insanlık dışı bir şekilde
inhumanly
insanlık hali
it's only human nature
التركية - التركية
insaniyet
insanlık
İnsanı sevme, insan sevgisi, insancıl olma
insanlık
İnsanların tümü. İnsanı insan yapan, insanın doğasını oluşturan niteliklerin hepsi. İnsanın değerini, saygınlığını veren öz, insana yaraşır yaşama ve düşünme ilkesi: "Benim ona fenalık etmem, insanlığa aykırı bir şeydir."- R. N. Güntekin. İnsanı sevme, insan sevgisi, insancıl olma: "Öyle kimseler ki, insana insanlık dersi verebilirler."- Y. K. Karaosmanoğlu
insanlık
İnsanın değerini, saygınlığını veren öz, insana yaraşır yaşama ve düşünme ilkesi
insanlık
İnsanı insan yapan, insanın doğasını oluşturan niteliklerin hepsi
insanlık
Bütün insanları içine alan varlık
insan
Memelilerden, iki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı
insan
Belirsiz zamir gibi de kullanılır
insan
Kişi, şahıs: "O yaşta insan hiç düşünmeden sadece yaşamaya bakar."- H. Taner
insan
Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse)
insan
İki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı
insan
Bu türden olan canlı
insanlık
(Osmanlı Dönemi) beşeriyet
insanlık etmek
İnsana yaraşır biçimde davranmak
insanlık hali
Olabilir, hoş karşılamak gerekir, insan hâli
İNSAN
(Osmanlı Dönemi) Huy ve ahlâkı yüksek. Terbiyeli.İnsan binler çeşit elemler ile müteellim ve binler nev'i lezzetler ile mütelezziz olacak bir zihayat makine ve gayet derece acziyle beraber hadsiz maddi, mânevi düşmanları ve niha
İNSAN
(Osmanlı Dönemi) (Bu kelimenin aslı, lugat âlimlerince "ins" den geldiği söylenir. Kamusta da kûfiun'a göre "Nisyan" kelimesinden geldiği zikredilmektedir.)Akıl, şuur ve imân ile diğer canlılardan ayrı, Cenab-ı Hakk'ın en mükerrem yarattığı mahluku olup, Rabbanî ni'metleri unutkanlığı dolayısıyla insan denilmiş
İnsan
in
İnsan
(Osmanlı Dönemi) TABS
İnsan
benibeşer
İnsan
çocuk
İnsan
ölümlü
İnsan
(Osmanlı Dönemi) ADAM
İnsan
(Osmanlı Dönemi) İNS
İnsan
ademoğlu
الإنجليزية - التركية

تعريف i̇nsanlık في الإنجليزية التركية القاموس.

insanlık
insaniyet