Persuasion is often more effectual than force.
- İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
Tom will need some persuasion.
- Tom biraz iknaya ihtiyaç duyacak.
He did his best to persuade her.
- Onu ikna etmek için elinden geleni yaptı.
We failed to persuade him.
- Onu ikna etmekte başarısız olduk.
The lawyer spoke convincingly on behalf of his client.
- Avukat müvekkili adına ikna edici bir şekilde konuştu.
Tom can be pretty convincing.
- Tom oldukça ikna edici olabilir.
It is hard to convince John.
- John'u ikna etmek zordur.
It would be virtually impossible to convince Tom to come along with us.
- Tom'u bizimle gelmesi için ikna etmek gerçekte imkansız olurdu.
Tom can be very persuasive.
- Tom çok ikna edici olabilir.
Tom is pretty persuasive.
- Tom oldukça ikna edicidir.
Tom doesn't seem convinced.
- Tom ikna olmuş görünmüyor.
Tom is almost convinced.
- Tom neredeyse ikna olmuş.
I had trouble convincing Tom not to leave.
- Tom'u gitmemeye ikna etme sorunum vardı.
Convincing Tom to do the right thing was hard.
- Tom'u doğru şeyi yapması için ikna etmek zordu.
Tom spoke eloquently.
- Tom ikna edici bir biçimde konuştu.
The German soccer team beat Brazil convincingly.
- Alman futbol takımı ikna edici bir şekilde Brezilya'yı yendi.
The lawyer spoke convincingly on behalf of his client.
- Avukat müvekkili adına ikna edici bir şekilde konuştu.
It's impossible to reason with a drunk.
- Bir sarhoşu ikna etmeye çalışmak imkansızdır.
Tom looks a little unconvinced.
- Tom biraz ikna olmamış görünüyor.
Tom looked a little unconvinced.
- Tom biraz ikna olmamış görünüyordu.