She tortured a prisoner.
- O bir tutukluya işkence etti.
You tortured a prisoner.
- Bir makuma işkence ettin.
There's no point in torturing him, he isn't going to confess.
- Ona işkence etmek anlamsız, o itiraf etmeyecek.
Stop torturing yourself.
- Kendine işkence etmeyi bırak.