işgüzar

listen to the pronunciation of işgüzar
التركية - الإنجليزية
{s} officious
{s} meddlesome
efficient
officious, obtrusive; busybody
pragmatist
pragmatical
pragmatic
meddler
busybody

Mary's neighbor is a busybody. - Mary'nin komşusu bir işgüzar.

He's an awful busybody. - O korkunç bir işgüzar.

laborious
busy

He's an awful busybody. - O korkunç bir işgüzar.

Mary's neighbor is a busybody. - Mary'nin komşusu bir işgüzar.

işgüzar kimse
busybody
التركية - التركية
Gereği yokken, daha çok kendini göstermek için işe karışan
Eli işe yatkın, becerikli
İŞGÜZAR
(Osmanlı Dönemi) Kendini göstermek için gerekmezken işe karışan
İŞGÜZAR
(Osmanlı Dönemi) f. Becerikli, çalışkan