işçisi

listen to the pronunciation of işçisi
التركية - الإنجليزية
wright
{n} a workman, an artificer in wood
United States writer whose work is concerned with the oppression of African Americans (1908-1960)
United States writer of detective novels (1888-1939)
someone who makes or repairs something (usually used in combination) United States early feminist (born in Scotland) (1795-1852) influential United States architect (1869-1959) United States aviation pioneer who (with his brother Wilbur Wright) invented the airplane (1871-1948) United States aviation pioneer who (with his brother Orville Wright) invented the airplane (1867-1912) United States writer whose work is concerned with the oppression of African Americans (1908-1960) United States writer of detective novels (1888-1939)
"To give spell-binder Wright a job just on sightWas asking for trouble from the word go "
United States early feminist (born in Scotland) (1795-1852)
A builder or creator of something
influential United States architect (1869-1959)
United States aviation pioneer who (with his brother Wilbur Wright) invented the airplane (1871-1948)
{i} artisan, artist; one who does; one who creates
'supervision is a meeting between two or more people who have and declared interest in examining a piece of work'
One who is engaged in a mechanical or manufacturing business; an artificer; a workman; a manufacturer; a mechanic; esp
someone who makes or repairs something, usually in combinations, as in: My grandfather was a shipwright and my grandson is a playwright
someone who makes or repairs something (usually used in combination)
a worker in wood; now chiefly used in compounds, as in millwright, wheelwright, etc
United States aviation pioneer who (with his brother Orville Wright) invented the airplane (1867-1912)
işçi
employee

Tom accused the employee of stealing. - Tom işçiyi çalmakla suçladı.

They consider him their best employee. - Onu en iyi işçileri olarak düşünüyorlar.

işçi
worker

Just then, the workers in the park brought over some small playing cards. - Tam o sırada parktaki işçiler bazı küçük oyun kartları getirdiler.

Many of the workers died of hunger. - İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.

işçi
workman

A bad workman always blames his tools. - Kötü bir işçi her zaman aletlerini suçlar.

A good workman always takes care of his tools. - İyi bir işçi her zaman aletleriyle ilgilenir.

işçi
{i} man

Many workers were trapped in the coal mine. - Birçok işçi kömür madeninde mahsur kaldı.

It's important to unite as many workers as possible. - Mümkün olduğunca çok sayıda işçiyi bir araya getirmek önemlidir.

işçi
laborer

We saw laborers blasting rocks. - Kayaları patlatan işçiler gördük.

The laborers are murmuring against their working conditions. - İşçiler çalışma şartlarına karşı söyleniyorlar.

işçi
roustabout
işçi
working man
işçi
{i} workingman
işçi
workpeople
liman işçisi
longshoreman
liman işçisi
docker
fabrika işçisi
factory labourer
işçi
operative
liman işçisi
(Askeri) dock-walloper
liman işçisi
dockhand
liman işçisi
(Askeri) loader
liman işçisi
(Askeri) stevedore
makine işçisi
mechanic
mutfak işçisi
(Turizm) kitchen worker
rıhtım işçisi
docker
rıhtım işçisi
(Askeri) longshoreman
temizlik işçisi
garbage man
temizlik işçisi
dustman
temizlik işçisi
cleaner
tersane işçisi
(Askeri) stevedore
tersane işçisi
(Askeri) longshoreman
tersane işçisi
(Askeri) loader
gemi işçisi
roustabout
işçi
mechanical man
işçi
proletarian
işçi
peon
işçi
Labour
işçi
labourer

He's a labourer on a riverboat. - O bir nehir botunda bir işçidir.

işçi
hand

He has skill in handwork. - Onun el işçiliği becerisi vardır.

The handyman was supposed to arrive at twelve noon, but got stuck in a traffic jam for a few hours. - İşçinin öğle on ikide gelmesi bekleniyordu fakat birkaç saattir bir trafik sıkışıklığında sıkıştı.

işçi
workmen

These workmen are constructing a road. - Bu işçiler bir yol inşa ediyorlar.

The workmen didn't go down into the mine that night. - İşçiler o gece madene inmedi.

tarla işçisi
farm worker
yalıtım işçisi
insulator
beden işçisi
blue collar worker
beyin işçisi
brainworker
demir işçisi
ironworker
demiryolu işçisi
yardmaster
demiryolu işçisi
navvy
demiryolu işçisi
railroader
demiryolu işçisi
yardman
demiryolu işçisi
platelayer
demiryolu işçisi
railway man
demiryolu işçisi
railwayman
deri işçisi
leather dresser
dok işçisi
longshoreman
fabrika işçisi
blue collar worker
fabrika işçisi
mill hand
fikir işçisi
white-collar worker
fikir işçisi
professional
gece işçisi
workman on the night shift
gece işçisi
1. workman on the night shift, night man. 2. slang night burglar
gece işçisi
night-worker
genel hizmet işçisi
general duties man
hafriyat işçisi
excavator
hat işçisi
lineman
hat işçisi
lineman; trackman
hat işçisi
(demiryolu) surfaceman
havuz işçisi
docker
inşaat işçisi
hod carrier
inşaat işçisi
hard hat
işçi
worker, workman, employee, labourer, laborer
işçi
soldier
işçi
prole
işçi
worker; workman
işçi
slang trickster; cardsharp
işçi
labourer [Brit.]
işçi
oar
işçi
wright
kafa işçisi
headworker
kafa işçisi
white-collar worker
kampanya işçisi
campaign worker
kanal işçisi
navvy
kuyu işçisi
sinker
kömür gemisi işçisi
collier
kömür işçisi
collier
kömür işçisi coal miner, Brit
collier
kömür madeni işçisi
collier
kömür ocağı işçisi
collier
liman işçisi
dock worker
maden işçisi
miner
maden işçisi
sinker
maden işçisi
collier
maden işçisi
metalworker
maden işçisi
(Madencilik) mineworker
maden işçisi
(Madencilik) faceworker
maden ocağı işçisi
pitman
makine işçisi
hodman
mandıra işçisi
dairyman
mandıra işçisi kız
dairymaid
metal işçisi
vulcan
montaj işçisi
Assembly man
pamuk işçisi
cotton picker
pirinç işçisi
brazier
rıhtım işçisi
roustabout
set işçisi
grip
sulama işçisi
irrigation worker
tarla işçisi
field-hand
tarım işçisi
agricultural labourer
tarım işçisi
agricultural laborer
tarım işçisi
gatherer
taş ocağı işçisi
quarryman
taş ocağı işçisi
quarrier
tersane işçisi
docker
tersane işçisi
dock worker
tersane işçisi
shipwright
terzi işçisi
garment worker
terzi işçisi
garmentworker
yol işçisi
roadman
yük boşaltma işçisi
stevedore
yükleme işçisi
stevedore
yüksekte çalışan inşaat işçisi
spiderman
çiftlik işçisi
ranchman
çiftlik işçisi
farm hand
çiftlik işçisi
farm laborer
çiftlik işçisi
farm worker
çiftlik işçisi
rancher
التركية - التركية

تعريف işçisi في التركية التركية القاموس.

beden işçisi
Beden gücü ile emeğini ortaya koyan kimse
fikir işçisi
Bilim ve fikir alanında çalışan kimse
işçi
Başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan kimse: "Gazetelere daha ziyade biz işçiler sahiptik."- H. C. Yalçın
işçi
Başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el uzluğunu kullanarak ücretle çalışan kimse
işçi
Toplu olarak yaşayan böceklerde üreme yeteneğinde olmayan, topluluğun işlerini gören dişi veya erkek
kafa işçisi
Beyin gücü ile ortaya eser koyan, araştıran, inceleyip eleştiren kimse
kaldırım işçisi
Kum, çimento veya hazırlanmış yataklar üzerine parke taşı, beton blok, tuğla veya bordür taşı döşeyen kimse, kaldırımcı
liman işçisi
Limanda çalışan işçi
الإنجليزية - التركية

تعريف işçisi في الإنجليزية التركية القاموس.

kazı işçisi
road digger
işçisi
المفضلات