I'm disgusted and disappointed.
- İğrenmiştim ve hayal kırıklığına uğramıştım.
When Tom ate some food that had fallen on the floor, Mary looked disgusted.
- Tom yere düşen biraz yiyeceği yediğinde Mary iğrenmiş görünüyordu.
The magazine is researching the most disgusting insects on the planet.
- Dergi gezegendeki en iğrenç böcekleri araştırıyor.
Her thick makeup is disgusting.
- Onun koyu makyajı iğrençtir.