If you don't understand something, it's because you aren't aware of its context.
- Eğer bir şeyi anlamıyorsanız, onun içeriğinin farkında olmamanızdandır.
When you quote a stupid text, do not forget the context.
- Aptalca bir metinden alıntı yaparken, içeriği unutma.
Please review the contents and provide any appropriate feedback.
- Lütfen içeriği gözden geçiriniz ve herhangi uygun bir geri bildirim veriniz.
The spokesman explained the contents of the treaty to the press.
- Sözcü, anlaşmanın içeriğini basına açıkladı.
Nature is the only book that offers important content on every page.
- Doğa, her sayfasında önemli içerik sunan tek kitaptır.
Those projects offer a lot of new and innovative content and ideas.
- Bu projeler bir sürü yeni ve yenilikçi içerik ve fikirler sunuyor.
In order to fully understand how a word is used, it needs to be used in many different contexts.
- Bir kelimenin nasıl kullanıldığını tam olarak anlamak için, onun birçok farklı içeriklerde kullanılması gerekir.
Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful.
- Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.
The contents of this book are not suitable for people with weak nerves.
- Bu kitabın içerikleri zayıf sinirli insanlar için uygun değildir.
The label doesn't match the contents.
- Etiket, içeriklerle eşleşmiyor.
This site contains content not suitable for persons under the age of 18.
- Bu site 18 yaşın altındaki kişiler için uygun olmayan içerik içeriyor.
Tabiat, her sayfasında mühim muhteva sunan yegâne kitaptır.
- Doğa, her sayfasında önemli içerik sunan tek kitaptır.