içerdiği

listen to the pronunciation of içerdiği
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) containing
(Bilgisayar) contains

Have you noticed that the word 'problem' contains the word 'poem'? - 'Problem' kelimesinin 'şiir' kelimesini içerdiğini fark ettiniz mi?

Malnutrition occurs when a person's diet contains too few or too many nutrients. - Kötü beslenme bir kişinin diyetinde çok az ya da çok besin içerdiği zaman oluşur.

içer
comprise
içer
{f} involved
içer
contain

His speech contained many fine phrases. - Konuşması birçok güzel cümle içeriyordu.

I addressed the envelope containing the invitation. - Davet içeren zarfın üstüne adres yazdım.

içer
involve

I'm sure there's an option that doesn't involve a bribe. - Rüşvet içermeyen bir seçenek olduğuna eminim.

Parenthood involves totalitarianism. - Ebeveynlik totaliterliği içerir.

içer
include

This financial audit also includes an evaluation of the company's assets. - Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir.

This amount includes tax. - Bu tutar vergi içermektedir.

içer
{f} included

The uncut version of the DVD only included one extra scene. - DVD'nin kesilmemiş versiyonu sadece bir tane ekstra sahne içeriyordu.

The parade included six marching bands. - Geçit töreni altı tane bando içeriyordu.

içer
comprising

The Kalmar Union, comprising Sweden, Denmark and Norway, broke apart in 1523. - İsveç, Danimarka ve Norveç'i içeren Kalmar Birliği, 1523'te ayrıldı.

içerdiği
المفضلات