Fadıl'ın kişiliği Dania'yı hipnotize edecek gibi görünüyordu.
- Fadil's personality seemed to hypnotize Dania.
O onun kulağına bir şey fısıldadığında, o sanki hipnotize olmuş gibi, tam onun söylediği gibi hareket etti.
- When he whispered something into her ear, she moved just as he said, as if she had been hypnotized.
Tom birinin hipnotize edilebileceğini söylüyor.
- Tom says that anyone can be hypnotized.
Hiç hipnotize edildin mi?
- Have you ever been hypnotized?