huzurunda

listen to the pronunciation of huzurunda
التركية - الإنجليزية
in the presence of

They made a fool of him in the presence of ladies. - Bayanların huzurunda onu aptal yerine koydular.

You must take off your hats in the presence of ladies. - Hanımefendilerin huzurunda şapkalarınızı çıkarmak zorundasınız.

before
in the face of
in the presence
huzur
{i} tranquility

Nature photos of animals taken in complete tranquility and serenity, are truly masterpieces. - Hayvanların huzur ve sükunet içinde çekilen doğa resimleri gerçekten şaheserdir.

huzurunda olmak
to be in the presence of
huzur
{i} presence

They made a fool of him in the presence of ladies. - Bayanların huzurunda onu aptal yerine koydular.

She felt shy in his presence. - Onun huzurunda utangaç hissettim.

huzur
{i} serenity

Nature photos of animals taken in complete tranquility and serenity, are truly masterpieces. - Hayvanların huzur ve sükunet içinde çekilen doğa resimleri gerçekten şaheserdir.

huzur
peace

Tom just wanted some peace and quiet. - Tom sadece biraz huzur ve sessizlik istedi.

Marriage, in peace, is this world's paradise; in strife, this life's purgatory. - Huzurlu evlilik bu dünyanın cennetidir, çekişmeli evlilik bu dünyanın arafıdır.

huzur
{i} comfort

I never feel comfortable in his presence. - Onun huzurunda asla rahat hissetmem.

huzur
sereneness
huzur
rest

Tom was impatient and restless. - Tom sabırsız ve huzursuzdu.

How restful it is to sleep under the shadow of a willow in an Anatolian village in summertime. - Bir Anadolu köyünde yazın söğüt gölgesinin altında uyumak ne kadar huzur vericidir.

huzur
calm

The strike had not been peaceful, however, and Rev. Martin Luther King, Jr. begged both sides to be patient and calm. - Ancak, grev huzurlu olmamıştı ve Aziz Martin Luther King, Jr her iki taraftan sabırlı ve sakin olmasını rica etti.

huzur
ataraxy
huzur
tranquillity
huzur
ease

I saw at once that he was ill at ease. - Onun huzursuz olduğunu hemen anladım.

Tom is ill at ease among strangers. - Tom yabancılar arasında huzursuz.

huzur
repose
huzur
{i} quiet

All I want is peace and quiet. - Bütün istediğim huzur ve sessizlik.

I would like some peace and quiet. - Biraz huzur ve sessizlik isterim.

huzur
peacefulness
huzur
composure
huzur
quietness
huzur
audience
huzur
peace of mind, freedom from anxiety
huzur
evenness
huzur
presence (of an exalted personage): Sultanın huzuruna çıktık. We came before the sultan. Huzura kabul olunmadı. He was not admitted to see him/her
huzur
quietude
huzur
presence, attendance
huzur
presence, attendance; peace, ease, quiet, comfort, calm
huzur
tranquillity, peace, freedom from disturbance or turmoil
huzur
languor
huzur
poise
huzur
wellbeing
huzur
ataraxia
huzurunda
المفضلات