He did not appear at all, which made her very uneasy.
- O hiç gözükmedi, bu onu huzursuz etti.
She felt uneasy when the children did not come home.
- Çocuklar eve gelmediği zaman huzursuz hissetti.
She felt restless all day long.
- O gün boyu huzursuz hissetti.
Tom has been restless all day.
- Tom bütün gün huzursuz.
I feel ill at ease with her.
- Onunla birlikte huzursuz hissediyorum.
I saw at once that he was ill at ease.
- Onun huzursuz olduğunu hemen anladım.
Nature photos of animals taken in complete tranquility and serenity, are truly masterpieces.
- Hayvanların huzur ve sükunet içinde çekilen doğa resimleri gerçekten şaheserdir.
She felt shy in his presence.
- Onun huzurunda utangaç hissettim.
They made a fool of him in the presence of ladies.
- Bayanların huzurunda onu aptal yerine koydular.
Nature photos of animals taken in complete tranquility and serenity, are truly masterpieces.
- Hayvanların huzur ve sükunet içinde çekilen doğa resimleri gerçekten şaheserdir.
She passed away peacefully in her sleep.
- O, uykusunda huzur içinde vefat etti.
Even at nighttime, it was not quiet and peaceful any more.
- Gece vakti bile olsa, artık sessiz ve huzurlu değil.
I never feel comfortable in his presence.
- Onun huzurunda asla rahat hissetmem.
Tom was impatient and restless.
- Tom sabırsız ve huzursuzdu.
She felt restless all day long.
- O gün boyu huzursuz hissetti.
The strike had not been peaceful, however, and Rev. Martin Luther King, Jr. begged both sides to be patient and calm.
- Ancak, grev huzurlu olmamıştı ve Aziz Martin Luther King, Jr her iki taraftan sabırlı ve sakin olmasını rica etti.
I saw at once that he was ill at ease.
- Onun huzursuz olduğunu hemen anladım.
I feel ill at ease with her.
- Onunla birlikte huzursuz hissediyorum.
All Tom wanted was some peace and quiet.
- Tom'un bütün istediği biraz huzur ve sessizlikti.
Even at nighttime, it was not quiet and peaceful any more.
- Gece vakti bile olsa, artık sessiz ve huzurlu değil.