Fadıl aceleyle evlendi.
- Fadil hastily married.
Kızı aceleyle sarı evin arkasında saklandı.
- His daughter hastily hid behind the yellow house.
Meseleyi daha tam anlamadan, alelacele fikrini söyledi.
- Before understanding the situation clearly, he hastily gave his opinion.
O acilen isimlerimizi not etti.
- He hastily wrote down our names.
Tom aceleyle valizini hazırladı.
- Tom hastily packed his suitcase.
O, aceleyle valizini hazırladı.
- He hastily packed his bags.