Umarım kimse beni dans ederken görmemiştir.
- I just hope no one saw me dancing.
Umarım kimse benim dans ettiğimi görmedi.
- I hope no one saw me dancing.
Sami yataktan sıçradı.
- Sami hopped from the bed.
Umarım uçuşumuzu kaçırmayız.
- I hope we don't miss our flight.
Umarım uçuşunuzu kaçırmazsın.
- I hope you don't miss your flight.
Tom arabada zıpladı ve havalandı.
- Tom hopped in the car and took off.
Kül rengi bir tavşan ortaya çıktı ve ben yaklaşır yaklaşmaz zıplayıp tekrar ormana doğru koştu.
- An ash-colored rabbit appeared and as soon as I drew near, it hopped and ran into the woods again.
Hayatta olduklarına dair biraz ümit var.
- There is little hope that they are alive.
Biraz başarı ümidi var.
- There is little hope of success.
I hopped a plane over here as soon as I heard the news.
Oops, I think we forgot Tom.
- Hop, sanıyorum Tom'u unuttuk.
... answers all the time travel paradoxes. Because if you hop into a time machine, go backwards ...
... hop ...