holding device shaped like a human foot that is used to fashion or repair shoes

listen to the pronunciation of holding device shaped like a human foot that is used to fashion or repair shoes
الإنجليزية - التركية

تعريف holding device shaped like a human foot that is used to fashion or repair shoes في الإنجليزية التركية القاموس.

last
son

Son olarak o Amerika'ya gitti. - Lastly, she went to America.

Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi. - Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.

last
{f} sürmek

Tom son dört yılda iki kez alkollü araba sürmekten mahkûm edildi. - Tom has been convicted of drunken driving twice in the last four years.

last
{s} geçen

O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı. - He began to work for that company last year.

Geçen yıl Londra'ya gittik. - We went to London last year.

last
{f} dayanmak
last
bitmemek
last
son olarak

Son olarak ailemle birlikte Disneyland'a gittiğimden beri uzun zaman oldu. - It has been so long since I last went to Disneyland with my family.

Tom son olarak vardı. - Tom was the very last to arrive.

last
herkesten sonra
last
en son

Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler. - The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil.

Tom'u en son ne zaman gördün? - When did you last see Tom?

last
herşeyden sonra
last
{f} sür

Sürücü ehliyetimi geçen ay yenilettim. - I had my driver's license renewed last month.

Konuşma otuz dakika sürdü. - The speech lasted thirty minutes.

last
{i} ölüm

Sadece ölüm kaldığında, son çare yiyecek için yalvarmaktır. - When only death remains, the last resort is to beg for food.

Tom geçen yaz yakın bir ölüm deneyimi yaşadı. - Tom had a near death experience last summer.

last
en sonra
last
{i} kundura kalıbı
last
sonuncu olarak
last
(zarf) son, sonunda, sonuç olarak, son kez, son olarak
last
en nihayet
last
gayet
last
son kez

O, son kez yaptığından daha iyi yaptı. - He has done better than last time.

Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı. - I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.

last
son mudafaa
الإنجليزية - الإنجليزية
last
last-
holding device shaped like a human foot that is used to fashion or repair shoes

    الواصلة

    hold·ing de·vice shaped like a hu·man foot that I·s used to fash·ion or re·pair shoes

    التركية النطق

    hōldîng dîvays şeypt layk ı hyumın fût dhıt îz yuzd tı fäşın ır rîper şuz

    النطق

    /ˈhōldəɴɢ dəˈvīs ˈsʜāpt ˈlīk ə ˈhyo͞omən ˈfo͝ot ᴛʜət əz ˈyo͞ozd tə ˈfasʜən ər rəˈper ˈsʜo͞oz/ /ˈhoʊldɪŋ dɪˈvaɪs ˈʃeɪpt ˈlaɪk ə ˈhjuːmən ˈfʊt ðət ɪz ˈjuːzd tə ˈfæʃən ɜr rɪˈpɛr ˈʃuːz/
المفضلات