Tom sevinçle haykırdı.
- Tom cried out with delight.
Benim için büyük sevinç, o birincilik ödülünü kazandı.
- To my great delight, he won the first prize.
Çok keyifli bir gün geçirdik.
- We've had a most delightful day.
İnsanların keyifli olduklarını düşünüyorum.
- I think people are delighted.
Gerçek bir zevkle kitabını okudum.
- I read your new book with real delight.
Bir dağ zirvesinden güneş'in doğuşunu izlemek bir zevk.
- To see the sunrise from a mountaintop is a delight.