Tom seems displeased.
- Tom hoşnutsuz görünüyor.
Tom wrinkled his brow like he was displeased.
- Tom hoşnutsuzmuş gibi kaşını çattı.
She has a boyfriend she's been going out with since high school, but she feels their relationship is in a rut, so she's become discontented.
- Onun liseden beri çıktığı bir erkek arkadaşı var ama o onların ilişkilerinin tekdüze olduğunu hissediyor, bu yüzden o hoşnutsuz oldu.
I think Tom is discontented.
- Tom'un hoşnutsuz olduğunu düşünüyorum.
I don't want you to think I'm dissatisfied.
- Hoşnutsuz olduğumu düşünmeni istemiyorum.
It's a good compromise. It won't leave anyone dissatisfied.
- Bu iyi bir uzlaşma.Hiç kimseyi hoşnutsuz bırakmaz.
Tom was a little disgruntled.
- Tom biraz hoşnutsuzdu.
Tom looks disgruntled.
- Tom hoşnutsuz görünüyor.
I'm writing in order to express my discontent.
- Hoşnutsuzluğumu ifade etmek için yazıyorum.
I think Tom is discontented.
- Tom'un hoşnutsuz olduğunu düşünüyorum.