She is not quite content.
- O, tamamen hoşnut değil.
He is content with the simple life.
- Basit bir yaşamdan hoşnuttur.
I'm glad you're pleased.
- Ben senin hoşnut olmandan memnunum.
I thought you'd be pleased.
- Ben senin hoşnut olacağını düşündüm.
I'm glad you're pleased.
- Ben senin hoşnut olmandan memnunum.
I would have gladly gone abroad during high school, but my parents didn't want me to.
- Lise sırasında hoşnutlukla yurt dışına gitmek isterdim ama ebeveynlerim gitmemi istemezdi.
I'm not satisfied with the structure of this sentence.
- Bu cümlenin yapısından hoşnut değilim.
If I had 25% more income, I'd be more satisfied with my life.
- Eğer yüzde 25 daha fazla gelirim olsaydı yaşamımdan daha hoşnut olurdum.
She was much delighted at my gift.
- O hediyemden çok hoşnut oldu.
I've always been delighted with the chinese culture.
- Çin kültürü ile ilgili her zaman hoşnuttum.