We enjoyed singing songs together.
- Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.
Felicja enjoys watching TV.
- Felicja, TV izlemekten hoşlanır.
I do not much care for this kind of drink.
- Bu tür içkiden fazla hoşlanmam.
I don't care for sports.
- Sporlardan hoşlanmam.
I cannot help liking him in spite of his many faults.
- Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.
Just saying you don't like fish because of the bones is not really a good reason for not liking fish.
- Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun.