She felt uneasy when the children did not come home.
- Çocuklar eve gelmediği zaman huzursuz hissetti.
Words cannot describe the horror I felt.
- Kelimeler hissettiğim korkuyu anlatamaz.
I'm not feeling too well.
- Ben çok iyi hissetmiyorum.
I was not feeling very hungry.
- Çok aç hissetmiyordum.
Sensing danger, he ran away.
- Tehlikeyi hissetti, kaçtı.
We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
- Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
People with amputated limbs continue to feel them as if they were still there.
- Kesilmiş uzuvları olan insanlar onları hâlâ orada gibi hissetmeye devam ediyor.