I awoke this morning feeling very ill.
- Bu sabah kendimi çok hasta hissederek uyandım.
Feeling the house shake, I ran out into the street.
- Evin sallandığını hissederek caddeye doğru koştum.
Words cannot describe the horror I felt.
- Kelimeler hissettiğim korkuyu anlatamaz.
She was very well before lunch, but felt sick afterward.
- O, öğle yemeğinden önce çok iyiydi, ama sonrasında hasta hissetti.
I'm not feeling too well.
- Ben çok iyi hissetmiyorum.
Feeling tired after his walk in the country, he took a nap.
- Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.
Sensing danger, he ran away.
- Tehlikeyi hissetti, kaçtı.
We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
- Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
People with amputated limbs continue to feel them as if they were still there.
- Kesilmiş uzuvları olan insanlar onları hâlâ orada gibi hissetmeye devam ediyor.