highly dedicated, as one would be to a religion

listen to the pronunciation of highly dedicated, as one would be to a religion
الإنجليزية - التركية

تعريف highly dedicated, as one would be to a religion في الإنجليزية التركية القاموس.

religious
dinsel

O başkalarının dinsel inançlarına karşı hoşgörülüdür. - He is tolerant in religious belief of others.

Dinsel özgürlüğü destekliyorum. - I support religious freedom.

religious
{s} dini

Kız kardeşinin aksine, o, ebeveynlerinin ona verdiği dini inancı korudu. - Unlike his sister, he has retained the religious faith his parents brought him up in.

O dini mezhebin bazı acayip fikirleri var. - That religious cult has got some pretty off the wall ideas.

religious
{s} dindar

Çok dindarsın, değil mi? - You're very religious, aren't you?

Başka ülkelerden insanlar sık sık Japonların yeterince dindar olmadığını söyler. - People in other countries often say that the Japanese are not religious enough.

religious
{s} inançlı

Tom inançlı değildir. - Tom is not religious.

religious
müslüman
religious
mütedeyyin
religious
{s} derin

Leyla'nın derin dinsel inançları vardı. - Layla had deep religious convictions.

religious
{s} din

Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek. - The new law will deprive religious minorities of their right to vote.

Ateizm dinî bir inanç değildir. - Atheism isn't a religious belief.

religious
religiouslydindarane
religious
rahip
religious
{s} çok dikkatli
religious
rahibe
religious
dini vazife imiş gibi
religious
mezhebe ait
religious
(sıfat) dindar, inançlı, sofu, dinsel, dini, din, tarikata ait, diyanet, derin
religious
{s} tarikata ait
religious
din adam

Tom bir din adamı değildi. - Tom wasn't a religious man.

Din adamı saatlerce diz çökmüş olarak kaldı. - The religious man remained kneeling for hours.

الإنجليزية - الإنجليزية
religious

I'm a religious fan of college basketball.

highly dedicated, as one would be to a religion
المفضلات