higher, more

listen to the pronunciation of higher, more
الإنجليزية - التركية

تعريف higher, more في الإنجليزية التركية القاموس.

above
yukarıda

Yukarıda bahsedilen posta öğesi usulüne uygun şekilde teslim edilmiştir. - The above-mentioned mail item has been duly delivered.

Onlar yukarıdaki katta yaşıyor. - They live on the floor above.

above
{s} yukarıdaki

Onlar yukarıdaki katta yaşıyor. - They live on the floor above.

Lütfen yukarıdaki yorumlarımı önemseme. - Please ignore my comments above.

above
-e hakim olan
above
önceden anılan
above
tepede
above
-den çok
above
-den üstün
above
anılan
above
altındaki

Bir buzdağının su altındaki parçası su üstündeki parçasından çok daha büyüktür. - The part of an iceberg under the water is much larger than that above the water.

above
üstteki
above
cennette
above
fazla

Bir asırdan fazla bir süre önce, Rusya'daki Tunguska Nehri vadisinin üzerindeki gökyüzünde bir kuyrukluyıldız veya bir göktaşı patladı. Patlamada yüzlerce mildeki milyonlarca ağaç yıkıldı. - More than a century ago, a comet or a meteor exploded in the sky above the Tunguska River valley in Russia. The explosion knocked down millions of trees over hundreds of miles.

Bu kitabı her şeyden fazla seviyorum. - I love this book above all.

above
daha çok

O, onura her şeyden daha çok değer verir. - He values honor above anything else.

above
yukarı

İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler. - Angels watch from above as men fight amongst themselves.

Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi. - The clouds above moved fast.

above
önce

Televizyon şiddet gösteriyor, her şeyden önce daha genç insanları etkiler. - Television shows violence, which influences, above all, younger people.

Her şeyden önce, birbirinize yardım etmelisiniz. - Above all, you must help each other.

above
üzerindeki

Ben, 300 doların üzerindeki bir kamerayı maddi olarak karşılayamam. - I cannot afford a camera above 300 dollars.

Biz ağaçların üzerindeki kuleyi görebiliyoruz. - We can see the tower above the trees.

above
the yukarıki, yukarıdaki, (sayfanın) yukarısında bulunan; daha önceki (bölüm/paragraf/satır/sayfa): The above picture depicts the city
above
yukarıda olan
above
(isim) yukarıda olan şey
above
gökteki
الإنجليزية - الإنجليزية
{p} above
higher, more
المفضلات