Çakmağımı her yerde aradım ama bulamadım.
- I searched high and low for my lighter but couldn't find it.
Biz hepimiz eksik belgeleri her yerde aradık ama onlar asla bulunmadı.
- We all searched high and low for the missing documents, but they were never found.
Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!
- You can't get lost in big cities; there are maps everywhere!
O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.
- She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such.
Her tarafta insanlar var.
- We have people everywhere.
Her tarafım kaşınıyor.
- I feel itchy everywhere.
Her tarafta insanlar var.
- We have people everywhere.
O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.
- She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such.
Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!
- You can't get lost in big cities; there are maps everywhere!
Polis her yere baktı ve Tom'la ilgili herhangi bir iz bulamadı.
- The police looked everywhere and couldn't find any trace of Tom.
Köpeğim her yere benimle birlikte gider.
- My dog goes everywhere with me.