تعريف hidden في الإنجليزية التركية القاموس.
- gizli
Her yerde gizli kameralar vardı.
- There were hidden cameras everywhere.
Tom gizli bir butona bastı.
- Tom pressed a hidden button.
- {s} saklı
Arkanda saklı ne var?
- What do you have hidden behind your back?
Tom mağarada neyin saklı olduğunu biliyordu.
- Tom knew what was hidden in the cave.
- {s} gizlenmiş
Kedi çalıların içinde gizlenmiş yatıyordu.
- The cat lay hidden in the bushes.
Duvarlar sarmaşık tarafından gizlenmiştir.
- The walls are hidden by ivy.
- {f} gizle
Duvarlar sarmaşık tarafından gizlenmiştir.
- The walls are hidden by ivy.
Para döşeme tahtalarının altında gizlenmişti.
- The money was hidden beneath the floorboards.
- gömülü
- yaşırın
- {f} gizle: adj.gizli
- gizli saklı
- {s} kuytu
- {f} sakla: adj.saklı
- s. gizli, kapalı
- f., bak. hide
- pinhan
- giz
- gizil
- hide
- gizlemek
Yüzünü gizlemek istiyorsan, çıplak yürü.
- If you want to hide your face, walk naked.
Benden gizlemek zorunda değilsin.
- You didn't have to hide from me.
- hide
- saklamak
Tom anahtarı saklamak için iyi bir yer bulamadı.
- Tom couldn't find a good place to hide the key.
Saklamak zorunda değilsin.
- You don't have to hide.
- hide
- post
Benim postumu kurtardığın için teşekkürler.
- Thanks for saving my hide.
- hide
- saklanmak
Saklanmak zorunda değilsin.
- You don't have to hide.
Tom saklanmak için iyi bir yer bulamadı.
- Tom couldn't find a good place to hide.
- hidden curriculum
- (Pisikoloji, Ruhbilim) gizli müfredat
- hidden economy
- (Ticaret) kayıtdışı ekonomi
- hidden fields
- (Bilgisayar) gizli alanlar
- hidden file
- saklı dosya
- hidden files
- (Bilgisayar) gizli dosyalar
- hidden folders
- (Bilgisayar) gizli klasörler
- hidden layer
- (Bilgisayar,Teknik) saklı katman
- hidden markov model
- (Bilgisayar) saklı markov modeli
- hidden objects
- (Bilgisayar) gizli nesneleri
- hidden objects
- (Bilgisayar) gizli nesneler
- hidden records
- (Bilgisayar) gizli kayıtlar
- hidden reserve
- (Ticaret) gizli ihtiyat
- hidden damage
- gizli zarar
- hidden damage
- gizli hasar
- hidden file
- gizli dosya
- hidden inflation
- gizli enflasyon
- hidden line
- gizli çizgi
- hidden agenda
- gizli gündemi
- hidden camera clips
- gizli kamera çekimi
- hidden cash
- Dalavere, yalan dolan, sonradan ortaya çıkabilecek olan gizli oyun
- hidden claw
- gizli pençe
- hidden cost
- gizli maliyet
- hidden from
- gizli
- hidden messages
- gizli mesajlar
- hidden of
- gizli
- hidden shot
- gizli çekim
- hidden side
- gizli tarafı
- hidden talent
- gizli yetenek
- hidden treasure
- gizli hazine
- hidden assets
- (Ticaret) gizli varlıklar
- hidden bold
- (Bilgisayar) gizli kalın
- hidden capitalization
- (Ticaret) örtülü sermaye edinilmesi
- hidden catch
- gizli bir tuzak
- hidden catch
- bit yeniği
- hidden catch
- gizli şart
- hidden city ticketing
- saklı şehir biletlemesi
- hidden columns
- (Bilgisayar) gizli sütunlar
- hidden count
- (Bilgisayar) gizli sayısı
- hidden distribution
- (Ticaret) gizli kar dağıtımı
- hidden employment
- (Avrupa Birliği) (disguised) Gizli işsizlik
- hidden file
- saklı kütük
- hidden hammer
- (Avcılık) kapalı horoz
- hidden income
- (Ticaret) örtülü kazanç
- hidden italics
- (Bilgisayar) gizli italik
- hidden layer
- sakli katman
- hidden lock button
- gizli kilitleme düğmesi
- hidden lock switch
- gizli kilitleme düğmesi
- hidden message
- (Bilgisayar) gizli ileti
- hidden observer
- (Pisikoloji, Ruhbilim) gizli gözlemci
- hidden profits
- (Ticaret) örtülü kazançlar
- hidden reserves
- (Ticaret) gizli yedekler
- hidden slide
- (Bilgisayar) gizli slayt
- hidden slides
- (Bilgisayar) gizli slaytlar
- hidden slides
- (Bilgisayar) gizli slayt
- hidden slides
- (Bilgisayar) gizli slayt sayısı
- hidden stations
- (Bilgisayar) gizli istasyonlar
- hidden system files
- gizli sistem dosyaları
- hidden tab
- (Bilgisayar) gizli sekme
- hidden tax
- (Ticaret) vasıtasız ödenen vergi
- hidden text
- gizli metin
- hidden weight
- (İstatistik) gizli tartı
- hidden weight
- (İstatistik) zımni tartı
- hidden window
- (Bilgisayar) gizli pencere
- hide
- {f} (hid, hid.den) saklamak, gizlemek; saklanmak, gizlenmek
- hide
- zula etmek
- hide
- gön
- hide
- gizli tutmak
- hide
- örtmek
- hide
- idare etmek
- hide
- gizleme
O, hatasını bizden gizlemeye çalıştı.
- She tried to hide her mistake from us.
Tom hayal kırıklığını gizlemek için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to hide his disappointment.
- hide
- sinmek
- hide
- gizle
Bavulu açamayasın diye anahtarı gizleyeceğim.
- I shall hide the key so that you cannot open the suitcase.
O, hatasını bizden gizlemeye çalıştı.
- She tried to hide her mistake from us.
- hide
- gizlenmek
Ben gizlenmek için tüm yerleri biliyorum.
- I know all the places to hide.
Tom gizlenmek zorunda değildi.
- Tom didn't have to hide.
- hide
- yaşırmak
- hide
- {i} deri
- concealed motives, hidden motives
- gizli güdüler, gizli motifleri
- hide
- s head utancından saklanmak
- hide
- sakla
Saklayacak bir şeyim yok.
- I have nothing to hide.
Saklayacak bir şeyim yok.
- I've got nothing to hide.
- hide
- gizliyor
- hide
- hiden
- display hidden text
- Gizli metni görüntüle
- hide
- {f} saklı tutmak
- hide
- {f} pataklamak
- hide
- in hiding saklı
- hide
- {i} hayvan derisi, deri; post
- hide
- {i} ortaçağ arazi ölçü birimi
- hide
- {f} dövmek
- hide
- saklanma yeri/hayvan deri
- hide
- {i} cilt
- hide
- {f} dayak atmak
- hide
- {f} derisini yüzmek
- hide
- (Tekstil) post, hayvan derisi
- number of hidden slides
- (Bilgisayar) gizli slayt sayısı