Bir balıkçıl, bir yengeç, çok sayıda balık ve diğer canlılar bir havuzda yaşardı.
- A heron, a crab, lots of fish and other creatures used to live in a pond.
Balıkçıl her gün yemek için avlanmak zorundadır.
- The heron had to hunt for food every day.
Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.
- We compared his work with hers.
Onun tarafından oraya tek başına gitmemesi tavsiye edildi.
- She was advised by him not to go there by herself.
Benim kitaplarım Rumence, onunkiler ise İngilizce.
- My books are in Romanian; hers are in English.
Bu onun tişörtü. O tişört de onunkidir.
- This is her T-shirt. That T-shirt is hers, too.