herausragend

listen to the pronunciation of herausragend
ألمانية - التركية
fırlak
الإنجليزية - التركية

تعريف herausragend في الإنجليزية التركية القاموس.

outstanding
{s} seçkin

O seçkin genç bir kişiye rastladı. - He came across an outstanding young person.

Tom seçkin bir iş yaptı. - Tom did outstanding work.

outstanding
kalmış (borç)
outstanding
muallakta
outstanding
(Ticaret) borcun ödenecek ana parası
outstanding
(Ticaret) henüz ödenmemiş
outstanding
(Ticaret) kapatılmamış
outstanding
(Ticaret) kapanmamış hesap
outstanding
(Sigorta) muallak
outstanding
diğerlerinden iyi
outstanding
henüz yapılmamış
outstanding
yarım kalmış
outstanding
çok iyi

Onun matematikteki yeteneği çok iyi. - His ability in mathematics is outstanding.

outstanding
{s} kalburüstü
outstanding
{s} ödenmemiş

10 dolarlık ödenmemiş bir borcum var. - I have an outstanding debt of 10 dollars.

outstanding
{s} tamamlanmamış
outstanding
göze çarpan
outstanding
{s} askıda
outstanding
duran/çarpıcı/seçkin
ألمانية - الإنجليزية