Meydan okumaktan zevk aldım.
- I enjoyed the challenge.
Meydan okumaktan hoşlanıyorum.
- I enjoy the challenge.
Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.
- Don't challenge someone who has nothing to lose.
Bu bir meydan okuma olur.
- That would be a challenge.
Fransız hükümeti, ulusal bütçeyi vergi mükelleflerinin dengelemesi için meydan okuyan online bir oyunu piyasaya sürdü.
- The French government has launched an online game that challenges taxpayers to balance the national budget.
Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.
- Don't challenge someone who has nothing to lose.
Tom benim itirazımı kabul etti.
- Tom accepted my challenge.
İtirazını kabul ediyorum.
- I accept your challenge.