Anyway, I know you must be busy, so let me go.
- Her neyse, ben sizin meşgul olmak zorunda olduğunuzu biliyorum, bu yüzden gideyim.
Anyhow, he may now be in Paris.
- Her neyse, o şimdi Paris'te olabilir.
Please help yourself to whatever you like.
- Her ne istiyorsanız buyrun.
Do whatever he tells you.
- O sana her ne söylerse yap.
Whatever it is, I'd like to know what Sami wants.
- Her ne ise, Sami'nin ne istediğini bilmek isterim.
Whatever it is, I didn't do it.
- O her ne ise, ben yapmadım.
Even though I don't wear those shoes anymore, I can't bring myself to get rid of them.
- Her ne kadar bu ayakkabıları artık giymesem de, onları atmaya kıyamıyorum.