All of us want to live as long as possible.
- Hepimiz mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyoruz.
Languages are not carved in stone. Languages live through all of us.
- Diller taşa kazınmamıştır. Diller hepimizin sayesinde yaşar.
He was always drinking in those days.
- O, o günlerde hep içki içiyordu.
I'm always bored with films that have little action.
- Çok fazla aksiyon içermeyen filmlerde hep sıkılırım.
I don't understand. Why do you hang out with her all the time?
- Anlamıyorum. Niye hep onunla takılıyorsun?
If the universe is full of stars, why doesn't the light from all of them add up to make the whole sky bright all the time?
- Evren yıldızlarla doluysa, neden onların hepsinden gelen ışık tüm gökyüzünü sürekli parlatmıyor?
Every time I read this novel, I find it very interesting.
- Ne zaman bu romanı okusam bana hep çok ilginç gelir.
I've waited forever for this day to come.
- Hep bugünün gelmesini bekledim.
And they all lived happily ever after.
- Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.
Why would you ever want to work on Wall Street?
- Neden hep Wall Street'te çalışmak istersin?
Thank you, everybody. Thank you so much.
- Hepinize teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim.
Wolverine is omnivorous.
- Porsuk bir hepçildir.
This is an omnivorous species.
- Bu hepçil bir türdür.
She made coffee for all of us.
- O hepimiz için kahve yaptı.
There was food enough for us all.
- Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.