Cidden benimle yarışmak istiyor musun?
- Do you seriously want to race me?
Arabayı yarışa sokma.Biz mümkün olduğu kadar onu uzağa götürteceğiz.
- Don't race the car. We want to make it go as far as possible.
Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.
- I am training hard so that I may win the race.
Atom bombaları insan ırkı için bir tehlikedir.
- Atomic bombs are a danger to the human race.
İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.
- Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation.
İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.
- Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation.
O, dürbününü kullanarak at yarışını izledi.
- He watched the horse race using his binoculars.
Hiç bir at yarışı görmeye gittin mi?
- Have you ever gone to see a horse race?
O, kayak yarışlarında mücadele ediyor.
- He competes in ski races.