hemen hiç

listen to the pronunciation of hemen hiç
التركية - الإنجليزية
hardly

I could hardly understand him. - Ben onu hemen hemen hiç anlayamadım.

Tom hardly ever listens to the radio. - Tom hemen hemen hiç radyo dinlemez.

scarcely

Tom scarcely ever gets any exercise. - Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.

scarcely ever

Tom scarcely ever gets any exercise. - Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.

almost no
hemen hemen hiç
hardly

Your ideas are hardly practical. - Sizin fikirleriniz hemen hemen hiç pratik değil.

Tom hardly ever studies after 10:00 p.m. - 10:00 sonra Tom hemen hemen hiç çalışmaz.

hemen hemen hiç
hardly ever

Tom hardly ever speaks to me anymore. - Tom artık benimle hemen hemen hiç konuşmuyor.

Tom hardly ever listens to the radio. - Tom hemen hemen hiç radyo dinlemez.

hemen hemen hiç
little or nothing
hemen hemen hiç
next to nothing
hemen memen hiç
hardly ever
hemen hemen hiç
little

The mother said little to the sons. - Anne oğullarına hemen hemen hiç bir şey söylemedi.

The mother said little to the daughters. - Anne kızlarına hemen hemen hiç bir şey söylemedi.

hemen hemen hiç
barely

He barely speaks to me anymore. - O artık benimle hemen hemen hiç konuşmuyor.

Layla and Sami barely knew each other. - Leyla ve Sami birbirlerini hemen hemen hiç tanımıyorlardı.

hemen hiç
المفضلات