The arrow missed its target.
- Ok hedefini ıskaladı.
The arrow fell short of the target.
- Ok hedefine varamadı.
Finally, he achieved his goal.
- Sonunda hedefine ulaştı.
The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
- Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same.
- Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.
That is a very important objective and it will be quite tricky to achieve.
- Bu çok önemli bir hedef ve ulaşmak oldukça zor olacak.
Aim at the target with this gun.
- Bu tabanca ile hedefe nişan al.
Tom was aiming his pistol at Mary when John shot him.
- John onu vurduğunda, Tom silahını Mary'ye hedefliyordu.
As soon as I arrived at the destination, I called him.
- Hedefe varır varmaz onu aradım.
The ship proceeded to her destination.
- Gemi hedefine doğru ilerledi.
The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same.
- Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.
That is a very important objective and it will be quite tricky to achieve.
- Bu çok önemli bir hedef ve ulaşmak oldukça zor olacak.
Did you accomplish your goals?
- Hedeflerini gerçekleştirdin mi?
Goals determine what you are going to be.
- Hedefler sizin ne olacağınızı belirler.
The principal goal of NASA's Juno mission is to understand the origin and evolution of Jupiter.
- NASA'nın Juno misyonunun temel hedefi Jüpiterin kökeni ve evrimini anlamaktır.
What's your final destination?
- Senin nihai hedefin nedir?
Although each person follows a different path, our destinations are the same.
- Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.
The end justifies the means.
- Hedefe giden her yol mübahtır.
Does the end justify the means?
- Hedefe giden her yol mubah mıdır?
The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same.
- Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.
His expectations hit the mark exactly.
- Onun beklentileri tam olarak hedefi buldu.