تعريف heating في الإنجليزية التركية القاموس.
- {i} ısıtma
Onlar ısıtma sistemini onarmak için buradalar.
- They're here to fix the heating system.
Bizim yurdun ısıtma sistemi düzgün çalışmıyor.
- Our dorm's heating system isn't working properly.
- ısıtan
- kızdırma
- ısıtarak
- tesisatçı
- tesisatçılık
- ısıtma jüyesi
- {i} ısınma
- {f} ısıt
Onlar ısıtma sistemini onarmak için buradalar.
- They're here to fix the heating system.
Bizim yurdun ısıtma sistemi düzgün çalışmıyor.
- Our dorm's heating system isn't working properly.
- {i} kızışma
- heating coil rezistans
- ısın/ısıt
- tahrik edici
- Isıtma sistemi
Dışarısı eksi altı derece ve ısıtma sistemi de sizlere ömür.
- It's minus six outside and the heating's on the blink.
Bu ısıtma sistemi petrol yakar.
- This heating system burns oil.
- heat
- ısı
4. Susam yağını wokta ısıtın ve tereyağını eritin.
- 4. Heat the sesame oil in the wok and melt the butter.
Elektrikli ısıtıcımız iyi çalışmıyor.
- Our electric heater does not work well.
- heat
- sıcaklık
Bu sıcaklıkta çalışmayı sevmiyorum.
- I don't like studying in this heat.
Tom sıcaklıktan dolayı neredeyse bayılacaktı.
- Tom almost passed out from the heat.
- heat
- ısıtmak
Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.
- By simply changing the orientation of a house in relation to the sun, you can save up to thirty percent of the energy required or wasted for heating or cooling it.
Indüksiyon ocakları doğrudan tencere ve tavalar ısıtmak için mıknatıslar kullanır.
- Induction cookers use magnets to directly heat pots and pans.
- heating coil
- rezistans
- heating element
- (İnşaat) direnç
- heating load
- ısıtma yükü
- heating mantle
- (Tıp) ısıtma mantosu
- heating plant
- ısıtma tesisi
- heating season
- ısıtma sezonu
- heating system
- ısıtma yöntemi
- heating unit
- ısıtma tertibatı
- heating up
- ön ısıtma
- heating up
- ısınma
- heating boiler
- ısıtma kazanı
- heating boiler
- kalorifer kazanı
- heating inductor
- ısıtma bobini
- heating oil
- ısıtma yağı
- heating pad
- ısıtma yastığı
- heating power
- ısıtma gücü
- heating power
- ısıtma kuvveti
- heating rate
- ısıtma hızı
- heating surface
- ısınma yüzeyi
- heating time
- ısıtma süresi
- heating boiler
- kalorifer kazanı, ısıtma kazanı
- heating chamber
- ısıtma kamarası
- heating curve
- ısıtma eğrisi
- heating depth
- ısınma derinliği
- heating flue
- ısıtma geçidi
- heating jacket
- ısıtma ceketi
- heating limit
- termik limit, ışıl sınır
- heating of bearings
- yatakların ısınması
- heating radiation
- ısıtma radyasyon
- heating steam
- ısıtma buhari
- heating system
- ısıtma sistemi
- heating temperature
- ısıtma sıcaklığı
- heating tube
- ısıtma borusu
- heating value
- (Mühendislik) ışıl değer
- heating air
- ısıtma havası
- heating air
- yeniden ısıtma havası
- heating and batching chamber
- (Tekstil) termo bekletme odacığı
- heating battery
- ısıtıcı grubu
- heating boiler
- sofaj kazanı
- heating circuit
- ısıtma devresi
- heating coil
- elek. rezistans
- heating coils
- ısıtma kangalları
- heating coils
- kaloriferler
- heating costs
- ısıtma masrafları
- heating coupling
- madeni yarım aküplöman
- heating cycle
- ısıtma çevrimi
- heating cycle
- ısıl çevrim
- heating duct
- ısıtma kanalı
- heating energy
- ısıtma enerjisi
- heating flange
- (Otomotiv) ısıtıcı manifold
- heating fluid
- ısıtıcı akışkan
- heating jacket
- ısı gömleği
- heating limit
- termik limit
- heating limit
- ısıl sınır
- heating medium
- ısıtma maddesi
- heating medium
- sıvı akaryakıt
- heating method
- ısıtma metodu
- heating muff
- (Havacılık) ısıtma manşonu
- heating output
- termal çıkış
- heating pad
- ısıtıcı yatak
- heating panel
- ısıtma paneli
- heating panel
- (İnşaat) ısıtıcı pano
- heating pipe
- ısıtma borusu
- heating plants
- ısıtma tesisatı
- heating plate
- (Tıp) ısıtma plakası
- heating pump
- (Ticaret) ısıtma pompası
- heating resistor
- (Otomotiv) ısıtıcı direnç
- heating spiral
- ısıtma spirali
- heating spiral
- rezistans teli
- heating steam
- ısıtma buharı
- heating surface
- ısıtma alanı
- heating surface
- ısıtma yüzeyi
- heating switch
- ısıtma şalteri
- heating systems
- (Nükleer Bilimler) ısıtma sistemleri
- heating toil
- ısıtma serpantini
- heating toil
- ısıtma rezistansı
- heating toil
- ısıtma serpanteni
- heating toil
- sarnıç sofaj serpantini
- heating up time
- ön ısıtma zamanı
- heating value
- ısı değeri
- heating value
- kalorifik değer
- heating value
- ısıtma değeri
- heating voltage
- (Elektrik, Elektronik) ısıtma gerilimi
- heating wire
- ısıtma teli
- heating zone
- ısıtma bölgesi
- heating, ventilation, and air conditioning
- (Askeri) ısıtma, havalandırma ve klimalandırma
- heat
- ısınmak
- heat
- hararet
Onlar hararetli bir tartışmaya girdi.
- They entered into a heated discussion.
Kimin başkan olarak seçilmesi gerektiğine dair hararetli bir tartışma vardı.
- There was a heated argument as to who should be appointed chairman.
- dielectric heating
- dielektrikli ısıtma
- district heating
- (Çevre,Teknik) bölge ısıtması
- district heating
- uzaktan ısıtma
- district heating
- bölgesel ısıtma
- district heating main
- uzaktan ısıtma ana hattı
- district heating station
- uzaktan ısıtma santralı
- district heating station
- uzaktan ısıtma ile besleme
- district heating supply
- uzaktan ısıtma ana hattı
- district heating supply
- uzaktan ısıtma ile besleme
- district heating system
- uzaktan ısıtma sistemi
- domestic heating
- konut ısıtması
- heat
- daralmak
- heat
- (Spor) ısınma turları
- heat
- hareret
- heat
- bunaltıcı
- heat
- sühunet
- heat
- (Spor) eleme koşusu/yarışı
- heat
- (Spor) eleme
- heat
- (Spor) eleme koşusu
- induction heating
- (Tıp) indüksiyonla ısıtma
- induction heating
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) indüksiyon ısıtma
- solar heating
- güneşle ısıtma
- air heating
- havayı ısıtma
- billet heating furnace
- ham demir ısıtma fırını
- cathode heating time
- katot ısınma süresi
- central heating
- kalorifer
- central heating
- merkezi ısıtma
- central heating
- merkezi ısıtma (tesisatı)
- change by heating
- ısıtarak değiştir
- continuous heating furnace
- sürekli ısıtma fırını
- controlled heating
- kontrollü ısıtma
- dielectric heating
- dielektrik ısınması
- differential heating
- diferansiyel ısıtma
- electric heating
- çıngıyla ısıtma
- electrical heating
- elektriksel ısınma
- electronic heating
- elektronik ısıtma
- heat
- eleme yarışı
- heat
- (dişi ve memeli hayvanlarda) çiftleşme isteği
- heat
- {f} ısıt
Elektrikli ısıtıcımız iyi çalışmıyor.
- Our electric heater does not work well.
4. Susam yağını wokta ısıtın ve tereyağını eritin.
- 4. Heat the sesame oil in the wok and melt the butter.
- heat
- sıcak
Tom sıcaktan bayıldı.
- Tom passed out from the heat.
Tom sıcaklıktan dolayı neredeyse bayılacaktı.
- Tom almost passed out from the heat.
- heat
- ateşli/azgın dönem
- high frequency heating
- yüksek frekans enerjisiyle ısıtma
- high frequency induction heating
- yüksek frekanslı indükleme ile ısıtma
- hot water heating
- sıcak sulu ısıtma
- induction heating
- endüksiyonla ısıtma
- induction heating equipment
- endüksiyonlu ısıtma cihazı
- ionic heating
- iyonik ısınma
- localized heating
- yerel ısıtma
- low pressure steam heating
- alçak basınçlı buharla ısıtma
- panel heating
- panel radyatörle ısıtma
- shock heating
- şokla ısıtma
- steam heating
- buharlı kalorifer
- Heat
- işi
- floor heating
- yerden ısıtma,döşemeden ısıtma
- heat
- işit(mak)
- heat
- {i} işi
- heat
- {f} işit
- high heating value
- (Mühendislik) üst ışıl değer
- higher heating value
- (Mühendislik) sabit basınç altında tam yanma oluştuğu, yanma ürünlerinin yakıtın ve havanın ilk sıcaklığına soğutulduğu ve yanma sırasında oluşan buharın yoğuşturulması halinde birim yakıtın tam yanması ile üretilen işi. Üst ışıl değer
- intermittent heating
- (Mühendislik) Kesintili ısıtma
- low heating value
- (Mühendislik) alt ışıl değer
- oil heating
- yağ ısıtma
- over heating
- ısınma üzerine
- radiofrequency heating
- radyofrekans ısıtması
- resistance heating
- dirençle ısıtma
- scanning heating
- taramali ısıtma
- submerged heating
- daldirmali ısıtma
- transverse heating
- enine ısıtma
- HEAT
- (Askeri) helikopter harici hava ulaştırması; yüksek güçte tanksavar patlayıcı madde (helicopter external air transport; high explosive antitank)
- aerodynamic heating
- (Askeri) AERODİNAMİK ISINMA (HV.): Yüksek hızda hava sürtünmesinin, bir füze cidarı hararetinde meydana getirdiği artış. Füze ana parçalarının ısınmasıyla daha da artan aerodinamik ısınma, ayrıca füze için hararetin aşırı derecede artmasına yol açar ve ana parçaların çalışmasını etkiler. Ayrıca bakınız: "re-entry"
- aggregate heating
- agrega ısıtma
- air heating
- hava ile ısıtma
- apartment heating
- kat ısıtması
- background heating
- arkadan ısıtma
- billet heating furnace
- takoz ısıtma fırını
- ceiling heating
- (İnşaat,Teknik) tavandan ısıtma
- central heating
- merkezden ısıtma döşeme
- choke heating element
- (Otomotiv) jikle ısıtıcı elemanı
- compressor heating effect
- kompresörün ısıtma etkisi
- concealed heating
- gizli ısıtma
- conduction heating
- iletimle ısıtma
- continued heating
- sürekli ısıtma
- controlled heating
- denetimli ısıtma
- convection heating
- konveksiyonla ısıtma
- differential heating
- ayrımlı ısıtma
- diffusion heating
- (Nükleer Bilimler) difüzyonla ısınma
- direct heating
- doğrudan ısıtma
- district heating
- merkezi ısıtma
- finned heating coil
- kanatlı ısıtma serpanteni
- flame heating
- alevli ısıtma
- flame heating
- alazlı ısıtma
- fresh air heating system
- (Otomotiv) dış hava ısıtıcısı
- gas heating
- gazla ısıtma
- gravity circulation heating
- (Fizik,Teknik) tabii sirkülasyonlu ısıtma
- heat
- {i} ateş
Tom'un Mary ile ateşli bir tartışması vardı.
- Tom had a heated argument with Mary.
John odaya girdiğinde Tom ve Marry ateşli bir tartışmanın ortasındaydı.
- Tom and Mary were in the middle of a heated argument when John walked into the room.
- heat
- tur/ısı/sıcaklık
- heat
- {i} kızışma, kösnü
- heat
- {i} kızgınlık dönemi
- heat
- {f} kızışmak
- heat
- {i} öfke
- heat
- {i} spor eleme, eleme koşusu/yarışı
- heat
- {i} kızışma
- heat
- ısın/ısıt
- heat
- {f} kızıştırmak
- heat
- {i} acılık
- heat
- çiftleşme isteği
- heat
- bir kere kızdırılma
- heat
- şehvet galeyanı
- heat
- {i} tav
Indüksiyon ocakları doğrudan tencere ve tavalar ısıtmak için mıknatıslar kullanır.
- Induction cookers use magnets to directly heat pots and pans.
Demir tavında dövülür.
- Roast the bhakri while the pan is heated.
- heat
- {i} hiddet, öfke
- heat
- {i} kızgınlık
- heat
- {f} kızmak
- heat
- {f} hareketlendirmek
- heat
- {i} baskı
- heat
- {i} ısınma