تعريف heat في الإنجليزية التركية القاموس.
- ısı
Merkezi ısıtma kışın yeterince ısıtıyor mu?
- Is the central heating warm enough in the winter?
Üşüyüp ısıtıcıyı açtım.
- Feeling chilly, I turned on the heater.
- sıcaklık
Tom sıcaklıktan dolayı neredeyse bayılacaktı.
- Tom almost passed out from the heat.
Sıcaklık bütün gece beni uyanık tuttu.
- The heat kept me awake all night.
- ısıtmak
Indüksiyon ocakları doğrudan tencere ve tavalar ısıtmak için mıknatıslar kullanır.
- Induction cookers use magnets to directly heat pots and pans.
Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.
- By simply changing the orientation of a house in relation to the sun, you can save up to thirty percent of the energy required or wasted for heating or cooling it.
- daralmak
- (Spor) ısınma turları
- hareret
- bunaltıcı
- sühunet
- ısınmak
- eleme yarışı
- (dişi ve memeli hayvanlarda) çiftleşme isteği
- {f} ısıt
Üşüyüp ısıtıcıyı açtım.
- Feeling chilly, I turned on the heater.
Elektrikli ısıtıcımız iyi çalışmıyor.
- Our electric heater does not work well.
- sıcak
Tom sıcaklıktan dolayı neredeyse bayılacaktı.
- Tom almost passed out from the heat.
Hatta Tom bu sıcaklıkta çalışamayacağını söylüyor.
- Tom says he can't even work in this heat.
- ateşli/azgın dönem
- {i} hararet
Onlar hararetli bir tartışmaya girdi.
- They entered into a heated discussion.
Hararetli bir tartışmadan sonra,uzlaşma sağlandı.Sigara içme köşesinde sigara içenlerin sigara içmesine izin verilecek.
- After a heated discussion, a compromise was adopted. Smokers will be allowed to smoke in the smoking corner.
- işit(mak)
- {i} işi
- {f} işit
- (Askeri) helikopter harici hava ulaştırması; yüksek güçte tanksavar patlayıcı madde (helicopter external air transport; high explosive antitank)
- {i} ateş
Tom'un Mary ile ateşli bir tartışması vardı.
- Tom had a heated argument with Mary.
John odaya girdiğinde Tom ve Marry ateşli bir tartışmanın ortasındaydı.
- Tom and Mary were in the middle of a heated argument when John walked into the room.
- tur/ısı/sıcaklık
- {i} kızışma, kösnü
- {i} kızgınlık dönemi
- {f} kızışmak
- {i} öfke
- {i} spor eleme, eleme koşusu/yarışı
- {i} kızışma
- ısın/ısıt
- {f} kızıştırmak
- {i} acılık
- çiftleşme isteği
- bir kere kızdırılma
- şehvet galeyanı
- {i} tav
Indüksiyon ocakları doğrudan tencere ve tavalar ısıtmak için mıknatıslar kullanır.
- Induction cookers use magnets to directly heat pots and pans.
Demir tavında dövülür.
- Roast the bhakri while the pan is heated.
- {i} hiddet, öfke
- {i} kızgınlık
- {f} kızmak
- {f} hareketlendirmek
- {i} baskı
- {i} ısınma
- {f} kızdırmak
- {i} ısıtma
Onlar ısıtma sistemini onarmak için buradalar.
- They're here to fix the heating system.
Bizim yurdun ısıtma sistemi düzgün çalışmıyor.
- Our dorm's heating system isn't working properly.
- {i} vücut ısısı
- azma tav
- (Spor) eleme koşusu/yarışı
- (Spor) eleme
- (Spor) eleme koşusu
- işi
- heated
- hararetli
Kimin başkan olarak seçilmesi gerektiğine dair hararetli bir tartışma vardı.
- There was a heated argument as to who should be appointed chairman.
Hararetli bir tartışmadan sonra,uzlaşma sağlandı.Sigara içme köşesinde sigara içenlerin sigara içmesine izin verilecek.
- After a heated discussion, a compromise was adopted. Smokers will be allowed to smoke in the smoking corner.
- heat up
- ısıtmak
- heat tracing
- (Elektrikv vs.) Isı takibi
- heat coil
- ısı sargısı
- heat load
- ısıtma yükü
- heat loss
- ısı yitimi
- heat pipes
- ısı boruları
- heat production
- ısı üretimi
- heat proof
- ısıya dayanıklı
- heat pumps
- ısı pompaları
- heat rash
- pişik
- heat requirement
- ısı ihtiyacı
- heat sink
- soğutucu
- heat sink
- (Otomotiv) soğutucu bloğu
- heat water
- sıcak su
- heat accumulator
- ısı akümülatörü
- heat capacity
- ısı sığası
- heat capacity
- ısı kapasitesi
- heat coil
- ısı bobini
- heat conduction
- ısı iletimi
- heat conductivity
- ısı iletkenliği
- heat conductor
- ısıl iletken
- heat consumption
- ısı tüketimi
- heat content
- ısı miktarı
- heat detector
- ısı detektörü
- heat dissipation
- ısı kaybı
- heat energy
- ısınma enerisi
- heat energy
- ısı enerjisi
- heat engine
- ısı makinesi
- heat engine
- sıcaklık makinası
- heat exchange
- ısı alışverişi
- heat exchanger
- ısı eşanjörü
- heat exhaustion
- sıcak çarpması
- heat exhaustion
- ısı tüketimi
- heat insulating
- ısı yalıtımı
- heat insulating material
- ısı yalıtım maddesi
- heat insulation
- ısı yalıtımı
- heat interchange
- termal denge
- heat interchange
- ısıl denge
- heat lightning
- şimşek
- heat loss
- ısı kaybı
- heat of condensation
- yoğunlaşma sıcaklığı
- heat of dissociation
- ayrışma sıcaklığı
- heat of formation
- oluşum sıcaklığı
- heat of fusion
- kaynaşım ısısı
- heat of fusion
- erime sıcaklığı
- heat of fusion
- füzyon ısısı
- heat of reaction
- reaksiyon ısısı
- heat of reaction
- tepkime ısısı
- heat of solidification
- katılaşma sıcaklığı
- heat of solution
- erime sıcaklığı
- heat of solution
- erime ısısı
- heat of sublimation
- süblimleşme sıcaklığı
- heat of vaporization
- buharlaşma sıcaklığı
- heat pump
- ısı pompası
- heat ray
- ısı ışını
- heat resistant
- ısıya dayanıklı
- heat resisting
- ısıya dayanıklı
- heat resisting
- ısı dirençli
- heat shield
- sıcaklık kalkanı
- heat source
- ısı kaynağı
- heat stroke
- sıcak çarpması
- heat transfer
- ısı aktarımı
- heat transfer
- ısı transferi
- heat transfer
- ısı nakli
- heat unit
- sıcaklık birimi
- heat up
- ısıt
Suyu kaynayıncaya kadar ısıt.
- Heat up the water until it boils.
- heat wave
- sıcaklık dalgası
- heat wave
- sıcak hava dalgası
Biz amansız bir sıcak hava dalgasının ikinci haftasındayız.
- We're in the second week of an unrelenting heat wave.
Tom sıcak hava dalgası nedeniyle iştahını kaybetti.
- Tom lost his appetite due to the heat wave.
- Heat Shrink
- (Elektrik, Elektronik) Makaron, ısıtılınca büzüşüp, elektrik devrelerinde açıkta kalan kabloların yalıtımını sağlayan ince boru
- heat absorbing filter
- antikalorik filtre, isikeser süzgeç
- heat accumulator
- işi akümülatörü
- heat capacity
- işi sıgası
- heat content
- işi içerik
- heat coping
- işi başa çıkma
- heat cramp
- işi kramp
- heat cramps
- işi krampları
- heat detector
- işi detektörü
- heat economy
- işi ekonomisi
- heat exchanger
- iŞi DEÐİŞTİRİCİ (HV.): Yakıt dolaşımı ile soğutmada olduğu gibi, bir maddedeki ısıyı başka bir maddeye nakletmeye mahsus cihaz
- heat exchanger
- işi eşanjörü, bir akışkandan diğerine işi transfer etmek için yapılmış bir alettir. Eşanjörde akışkanların birbirine değmemesi gereken durumda akışkanlar katı bir duvarla ayrılırlar ve bu şekilde akışkanlar asla karışmaz. Akışkanların direkt olarak temas ettiği tiplerde vardır
- heat exchanger
- (Mühendislik) iŞi DEÐİŞTİRİCİ (HV.): Yakıt dolaşımı ile soğutmada olduğu gibi, bir maddedeki ısıyı başka bir maddeye nakletmeye mahsus cihaz
- heat exhaustion
- işi yorgunluğu
- heat flow
- işi akışı
- heat flux
- işi akışı
- heat fusing
- işi füzyon
- heat gain
- işi kazancı
- heat insulating material
- işi yalıtım maddesi
- heat interchange
- termal denge, ışıl denge
- heat is trying
- işi çalışıyor
- heat map
- en yuğun verilerin sıcak renklerle gösterildiği grafik harita
- heat of
- işi
- heat of hydration
- hidratasyon ısısı
- heat of reaction
- reaksiyon ısısı, tepkime ısısı
- heat rash
- isilik
- heat recovery
- işi geri-kazanımı
- heat recovery
- işi geri kazanım
- heat recovery
- bir bina yada araçtan atılan işinin bazı mekanik düzenlerle bir başka ortama yüklenerek tekrar kullanıma sokulması
- heat release
- işi yayımı
- heat run
- işi koşmak
- heat sealable
- (Mühendislik) ısıyı tutan; işi geçirmeyen; işi geçişine direnimli
- heat sensitive
- ısıya duyarlı
- heat shunt tweezer
- işi şant cımbız
- heat source
- işi kaynağı
- heat stress
- işi stresi
- heat supression system
- (Havacılık) işi önleme sistemi
- heat the rooms
- oda işi
- heat transfer
- işi transferi
- heat transfer coefficient
- işi geçişi katsayısı
- heat transfer fluid
- işi transfer sıvısının
- heat transfer medium
- işi aktarım ortamı
- heat treated
- tavlanmis, tavlı, sıcak işlenmiş
- heat treatment
- (Metal İşleme) ışıl işlem
- heat up
- işit
- heat-emitting
- işi yayan
- heat-resistant
- ısıya dayanıklı
- heat-seal
- sıcak mühür basmak
- heat-seeking
- işi isteyen
- heat-seeking missile
- işi güdümlü füze
- heat-shrink
- işi ile küçülen
- heat-stable
- ısıya karşı istikrarlı/değişmez/kararlı
- heat-trapping
- işi tuzağı, işi kapanı
- heat-trapping
- işi yakalama
- heat fixing
- ısıl kaynaşma
- heat prostration
- güneş çarpması
- heat sink compound
- (Otomotiv) soğutma plakası bileşimi
- heating
- {i} ısıtma
Bizim yurdun ısıtma sistemi düzgün çalışmıyor.
- Our dorm's heating system isn't working properly.
İyi bir ısıtma sistemimiz var.
- We have a good heating system.
- heating
- ısıtan
- heated
- sahil
- heated
- kızgın
- heating
- kızdırma
- heating
- ısıtarak
- heating
- tesisatçı
- heating
- tesisatçılık
- heatable
- ısınabilir
- heated
- ateşli
Tom'un Mary ile ateşli bir tartışması vardı.
- Tom had a heated argument with Mary.
John odaya girdiğinde Tom ve Marry ateşli bir tartışmanın ortasındaydı.
- Tom and Mary were in the middle of a heated argument when John walked into the room.
- heated
- {f} ısıt
Tom akşam yemeği için bazı artan yemekleri ısıttı.
- Tom heated up some leftovers for dinner.
Akşam yemeği için soğuk çorbayı ısıttı.
- She heated up the cold soup for supper.
- heating
- ısıtma jüyesi
- heating
- {i} ısınma
- heating
- {f} ısıt
İyi bir ısıtma sistemimiz var.
- We have a good heating system.
Merkezi ısıtma kışın yeterince ısıtıyor mu?
- Is the central heating warm enough in the winter?
- heatproof
- sıcağa dayanıklı
- heating
- {i} kızışma
- Heat exchanger
- eşanjör
- heat exchanger
- (Askeri) ISI DEĞİŞTİRİCİ (HV.): Yakıt dolaşımı ile soğutmada olduğu gibi, bir maddedeki ısıyı başka bir maddeye nakletmeye mahsus cihaz
- heat exchanger
- (Nükleer Bilimler) ısı değiştiricisi
- heat sink
- (Askeri) ISI MECRASI (HV.): Sıcaklığın kritik bir parçadan veya parçalardan emilmesine veya başka yere intikaline yarayan bir düzen. Örneğin; burun konisinde sürtünme ile meydana gelen aşırı sıcaklık, emilmek üzere, özel bir metale yöneltilebilir
- heat sink
- (Nükleer Bilimler) ısı kuyusu,soğutucu
- heat sink
- ısı alıcı
- heat up
- (Fiili Deyim ) 1- ısıtmak , kızdırmak 2- çok ısınmak , kızmak
- heat up
- kızdırmak
- heat up
- kızıştırmak
- heat up
- hareketlendirmek
- heat wave
- sıcak dalgası
- heat wave
- (Meteoroloji) ısı dalgası
- heatable
- {s} ısıtılabilir
- heated
- {s} heyecanlı
- heated
- kanı beynine sıçramış
- heated
- {s} öfkeli
- heated
- {s} kızışmış, kızışık, hararetli (tartışma)
- heated
- {s} tepesi atmış
- heated
- ısın/ısıt
- heating
- heating coil rezistans
- heating
- ısın/ısıt
- heating
- tahrik edici
- heating
- Isıtma sistemi
Onlar ısıtma sistemini onarmak için buradalar.
- They're here to fix the heating system.
Bu ısıtma sistemi petrol yakar.
- This heating system burns oil.
- the heat
- polis
- the heat
- aynasız