Onlar utanç içinde başlarını eğdiler.
- They hung their heads in shame.
Tom, Mary ve John hepsi başlarını salladı.
- Tom, Mary and John all shook their heads.
Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.
- The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.
Müzisyen kafasını salladı ve küçük piyanosunu itti.
- The musician shook his head and pushed his little piano away.
Teksirci-kopyacı tayfasının kellesi vurula.
- Off with the head of duplicate-mongers.
Bir doktor, başkanın kafasındaki kurşunu çıkarmaya çalıştı.
- A doctor tried to remove the bullet from the president's head.
Belge tüm bölüm başkanlarına dağıtıldı.
- The document was distributed to all department heads.
Korkunç derecede başım ağrıyor.
- I have a bad headache.
O, baş ağrısından acı çekiyor.
- He is suffering from a headache.
Eve geri yönelmek zorundayım.
- I've got to head back home.
Bak, kimse kafana bir silah doğrultmuyor. Eğer istemiyorsan gitmek zorunda değilsin.
- Look, no one's pointing a gun to your head. You don't have to go if you don't want to.
Brian, New York'a gitmek için yola çıktı.
- Brian left heading for New York.
Ana merkezlerimiz Boston'da.
- Our headquarters are in Boston.
O suya tepetaklak düştü.
- He fell head over heels into the water.
Tepeden tırnağa çamurla kaplıydı.
- He was covered with mud from head to foot.
Turalar ben kazanırım, yazılar sen kaybedersin.
- Heads I win, tails you lose.
Baş hemşire ile konuşabilir miyim?
- Can I speak to the head nurse?
Baş hemşire ile konuşmak istiyorum.
- I would like to speak to the head nurse.
Başlıkların okuyucunun ilgisini çekmesi gerekiyor.
- Headlines are supposed to grab the reader's interest.
Herkes bu sabahki haber başlıklarından memnundu.
- Everyone was delighted by this morning's headlines.
Tom kapıya doğru yöneldi.
- Tom headed toward the door.
Tom kapıdan dışarıya yöneldi.
- Tom headed out the door.
Jim'in başında beyaz bir şapkası var.
- Jim has a white hat on his head.
Tom balık tutma yelek ve şapkasını giydi ve kapıya yöneldi.
- Tom put on his fishing vest and hat and headed for the door.
Bu düşünce daha önce hiç aklıma gelmemişti.
- This idea has never entered my head before.
Batılı ülkeler doları güçlendirmek için baş başa verip düşünüyorlar.
- Western nations have to put their heads together to strengthen the dollar.
Yola çıkmak üzereydim.
- I was about to head out.
Şimdi yola çıkmak zorundayım.
- I have to head out now.
Yüksek sesli matkap, kocasına baş ağrısı verdi.
- The loud drill gave her husband a headache.
Onun akıllı olduğunu kabul ediyorum ama o her zaman karşısındakinin anlayamayacağı şekilde konuşmak zorunda mı?
- I admit he's smart, but does he have to talk over everyone's heads all the time?
Sen akıllı ve zeki birisin.
- You've got a good head on your shoulders.
Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.
- Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head.
Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.
- They all have arms, legs, and heads, they walk and talk, but now there's SOMETHING that wants to make them different.
O, pazarlama bölümünün yöneticisidir.
- He's the head of the marketing department.
O her zaman sınıfının zirvesinde oldu.
- She has always been at the head of her class.
Son püskürmede 50'den fazla kişi öldü. Volkanik kayalar bazı kurbanların başına çarptı.
- More than 50 people died from the recent eruption. Volcanic rocks struck some victims in the head.
Eğer çekici bir kişiliğe sahip olmak istiyorsanız, omuzlarınızda iyi bir kafaya sahip olmalısınız.
- If you want to have an attractive personality, you need to have a good head on your shoulders.
O geçen ay genel müdürlükten şube müdürlüğüne transfer edildi.
- She was transferred from the head office to a branch office last month.
Tom Boston'daki genel müdürlüğe transfer edildi.
- Tom was transferred to the head office in Boston.
Tom Boston'daki bir restoranda baş şeftir.
- Tom is the head chef at a restaurant in Boston.
Çocuğun başında büyük bir yumru var. O kadar çok ağlamasına şaşmamalı.
- The boy has a huge bump on his head. No wonder he cried so much!
Tom, Mary'nin başının altına bir yastık koydu.
- Tom put a pillow under Mary's head.
Geceleri korna kullanmaktan kaçınılmalı. Gece onun yerine farları yak.
- Using the horn at night should be avoided. At night, flash the headlights instead.
Pass me the heads, I wanna listen.
Heads, I win.
Finally, on July 10, 1984, Heads of Agreement were signed. Three extra drafting rounds were necessary in order to formally sign the Renegotiated Agreement.
Heads up! The boss is coming.
If this project isn't completed on time, heads will roll.
Getting those marbles off the red carpet was a real heads-up move.
Send everyone a heads-up about the inspection tomorrow.
A heads-up posture meant the pilot couldn't pay attention to his instruments.
They always seem to butt heads when they end up talking about politics.
She gave great head.
Be careful when you pet that dog on the head; it may bite.
lacrosse The top part of a lacrosse stick that holds the ball.
Who heads the board of trustees?.
Pour me a fresh beer; this one has no head.
The hutch now looks like a “Turkish bath,” and the heads have their arms around one another, passing the pipe and snapping their fingers as they sing Smokey Robinson's “Tracks of My Tears” into the night.
During meetings, the supervisor usually sits at the head of the table.
The expedition followed the river all the way to the head.
Tap the head of the drum for this roll.
The head cook.
Give me a head of lettuce.
We will consider performance issues under the head of future improvements.
I'm fed up working for a boss. I'm going to head out on my own, set up my own business.
he took them seriously, too, just as seriously as he took the ‘head’ that followed after drink.
The salmon are first headed and then scaled.
head wind.
I've got to go to the head.
Let the engine build up a good head of steam.
Police arrested the head of the gang in a raid last night.
The heads of your tape player need to be cleaned.
He has no head for heights.
What does it say on the head of the page?.
they shot 20 head of quail.
This song keeps going through my head.
Admission is three dollars a head.
Because you got them all right, you can go to the head.
These isses are going to come to a head today.
planting the hedges increased the head of quail and doves.
We are having a difficult time making head against this wind.
I'm sure if we put our heads together we can come up with a solution.