hazine

listen to the pronunciation of hazine
التركية - الإنجليزية
(Hukuk) treasury

It is an ancient midden, presently an archaeological treasury. - Eski bir çöp yığını şu anda arkeolojik bir hazinedir.

Prices for Treasury bonds fell. - Hazine bonolarının fiyatları düştü

treasure

Tom found the treasure at the bottom of the lake. - Tom hazineyi gölün dibinde buldu.

Who finds a friend, finds a treasure. - Bir arkadaş bulan bir hazine bulur.

public treasury
source
coffer
treasure; treasury, strong room; treasure trove; exchequer, national treasury; source
treasure, much-valued person or thing
(devlet) treasury
uterus, womb
store
storehouse
riches
repertory
revenue
trove
stores
treasure house
storage place, depot; cistern
coffers
treasury, strongroom
thesaurus
treasure trove
exchequer
mine
hazine adası
treasure island
hazine bonoları
(Ticaret) treasury bills
hazine bonosu
(Ticaret) t-bill
hazine müsteşarlığı
undersecretariat of treasure
hazine müsteşarlığı
Undersecretariat of treasury
Hazine Bakanlığı
(Askeri) Department of the Treasury
Hazine Müsteşarlığı Dış Yatırım Genel Müdürlüğü
(Hukuk) General Directorate of Foreign Investment in the Undersecreteriat of Treasury
Hazine Uygulama Muhabere Sistemi
(Askeri) Treasury Enforcement Communications System
hazine bakanlığı
Lords of the Treasury
hazine bonosu
treasury note
hazine bonosu
treasury bond, treasury bill
hazine bonosu
exchequer bill
hazine bonosu
exchequer bond
hazine bonosu
(kısa vadeli) treasury bill
hazine bonosu
treasury bill
hazine bonosu
treasury bond
hazine bonosu alışları
(Ticaret) cost of treasury bills
hazine bonosu belgesi
(Ticaret) covering warrant
hazine bonosu faiz oranı
(Ticaret) treasury bill rate
hazine bonosu faizi
(Ticaret) basic yield
hazine bölümü
(Ticaret) treasury department
hazine dairesi
(Ticaret) treasury office
hazine dairesi
treasure house
hazine davaları
(Politika, Siyaset) crown proceedings
hazine durumu
treasure state
hazine evi
treasure house
hazine garantili tahvil
(Ticaret) treasury guaranteed bond
hazine işlemleri raporu
(Politika, Siyaset) treasury transaction report
hazine işlemleri raporu
(Hukuk) treasury transactions report
hazine kaimesi
treasury note
hazine kağıtları
(Ticaret) treasury securities
hazine kurumu avukatı
(Politika, Siyaset) crown solicitor
hazine müdürü
thesaurer
hazine müsteşarı
advisor to treasury
hazine odası
strongroom
hazine sandığı
treasure chest
hazine senedi
(Ticaret) treasury warrant
hazine senedi
treasury obligations
hazine sorumlusu
treasurer
hazine taahhütleri
(Ticaret) treasury debentures
hazine tahvili
(Ticaret) treasury return
hazine teminatlı bono
(Ticaret) treasury guaranteed bond
hazine ya da istikrar fonları
(Ticaret) earmarked gold
hazine yardımları
treasury grants
hazine çeki
(Ticaret) treasurers check
hazine çeki
(Ticaret) treasurer's check
hazine bonosu
treasury shares
hazine bonosu
treasury stock
hazine bonosu
covering warrant
finans ve hazine müdürü
(Ticaret) finance and treasury manager
التركية - التركية
Değerli şeylerin saklandığı yer
Büyük bağlılık duyulan, değer verilen şey veya kimse
Devletin altın, döviz, bono ve nakit işlemlerini maliye ile birlikte düzenleme görevini üstlenen makam
Devlet malı, parası veya bunların saklandığı yer
Gömülü veya saklı iken bulunan değerli şeylerin bütünü
Kaynak
Altın, gümüş, mücevher gibi değerli eşya yığını, büyük servet
Kaynak: "Ağaç, rutubetin hazinesidir."- F. R. Atay
Altın, gümüş, mücevher gibi değerli eşya yığını, büyük servet: "Dünyanın hazinelerine başını çevirip bakmazdı."- R. H. Karay
(Osmanlı Dönemi) HAZNE
(Osmanlı Dönemi) MEFTAH
(Osmanlı Dönemi) MIKLAD
(Osmanlı Dönemi) hızan
HAZİNE
(Osmanlı Dönemi) Define
HAZİNE
(Osmanlı Dönemi) Kıymetli şeyleri saklayacak sağlam yer
HAZİNE KETHUDASI
(Osmanlı Dönemi) Tar: Yavuz Sultan Selim Han zamanında kurulan hazine kethudâlığı, saraya girip çıkan demirbaş eşyanın korunup saklanmasıyla mes'ul idi. Bu müessesenin başında bulunan memura da hazine kethudâsı denilirdi
İÇ HAZİNE
(Osmanlı Dönemi) t. Osmanlı İmparatorluğu zamanında sarayda muhafaza edilen bir kısım paralar
hazine
المفضلات