الإنجليزية - التركية
تعريف hazardous air pollutant under clean air act amendments of 1990 في الإنجليزية التركية القاموس.
- hap
- şans
Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım.
-I happened along when the car hit the boy.
Evlilikte mutluluk tamamen şans işi.
-Happiness in marriage is entirely a matter of chance.
- hap
- {f} olmak
Tom uzun süre uzaklarda bulunduktan sonra evde olmaktan mutluydu.
-Tom was happy to be home after being away for so long.
Bir sorununuz varsa, size yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.
-I'd be happy to help you if you're having trouble.
- hap
- tesadüf
Tesadüfen onu otobüste gördüm.
-It happened that I saw her on the bus.
Tesadüfen istasyonda öğretmenimi gördüm.
-It happened that I saw my teacher at the station.
- hap
- rastlantı
- hap
- {f} rastgelmek
- hap
- {f} rastlamak
- hap
- {f} tesadüf etmek
- hap
- baht
- hap
- {f} meydana gelmek
O, meydana gelmek zorunda değildi.
-That didn't have to happen.
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف hazardous air pollutant under clean air act amendments of 1990 في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- hap
hazardous air pollutant under clean air act amendments of 1990
الواصلة
ha·zard·ous A·ir pol·lu·tant un·der clean A·ir act amendments of 1990Resimler
المفضلات