تعريف hazırlamak في التركية الإنجليزية القاموس.
- prepare
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
We did our best to prepare Tom for what was going to happen.
- Olacak şeye Tom'u hazırlamak için elimizden geleni yaptık.
- arrange
- stage
- cater for
- lay out
- setup
- work on
- make up
- brace
- poise
- to table
- (deyim) lay on
- cook
I was busy cooking dinner.
- Yemek hazırlamakla meşguldüm.
As far as I go, I'm a cook. The only thing I do is prepare the food.
- Bildiğim kadarıyla, ben bir aşçıyım. Yaptığım tek şey yemek hazırlamak.
- gird
- provide
- install
- cause
- fix
I came to fix you a decent meal.
- Sana iyi bir yemek hazırlamak için geldim.
- accustom
- pack
- steel
- do
- to prepare, get (someone, something) ready, ready
- get up
- organize
- make
Do you have to make dinner?
- Akşam yemeği hazırlamak zorunda mısın?
Tom just drank the last cup of coffee. We'll have to make another pot.
- Tom az önce son fincan kahveyi içti. Ona bir demlik daha hazırlamak zorunda kalacağız.
- design
- produce
- (Ticaret) issue
- make something up
- dispose
- set up
- to prepare; to make ready; to accustom; to cause; (sofra/masa) to set; (ilaç/reçete) to dispense; to make up
- work up
- equip
- set by
- lay
- set
It only took Mary a few minutes to set the table.
- Masayı hazırlamak Mary'nin sadece birkaç dakikasını aldı.
Whose turn is it to set the table?
- Masayı hazırlamak için kimin sırası?
- make ready
- (plân) formulate
- concoct
- engross
- coach
- groom
- knock up
- {f} prime
- get
Mother was busy getting ready for dinner.
- Annem akşam yemeğini hazırlamakla meşguldü.
Mrs. West is busy getting breakfast ready.
- Bayan West kahvaltı hazırlamakla meşgul.
- brew
- fit
- get ready
- dish up
- brevity
- formulate
- confect
- hazırlamak (bir plan vb'ni)
- work out
- hazırlamak (ilaç vb)
- dispense
- hazırlamak (ilaç)
- dispense
- hazırlamak (kötü bir plan)
- brew
- hazırlamak (kötü bir şey)
- brew
- hazırlamak (bir kimseyi)
- fit for
- hazırlama
- {i} preparing
My mother is busy preparing supper.
- Annem akşam yemeğini hazırlamakla meşgul.
Instead of preparing a dinner by candlelight, she put her boyfriend up for auction on eBay.
- Mum ışığı yanında akşam yemeği hazırlama yerine o, eBay'da açık artırma için erkek arkadaşını satışa sundu.
- hazırla
- prepare
He prepared his speech very carefully.
- Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
The cook prepares different dishes every day.
- Aşçı her gün farklı yemekler hazırlar.
- hazırlama
- preparation
- bavul hazırlamak
- pack
- gereklerini hazırlamak
- cater for
- hazırla
- {f} priming
- yayına hazırlamak
- edit
- (çay/kahve) hazırlamak
- brew
- hazırlama
- organization
- hazırlama
- (Pisikoloji, Ruhbilim) priming
- ilaç hazırlamak
- dispense
- katalog hazırlamak
- catalog
- proje hazırlamak
- (İnşaat) project
- proje hazırlamak
- (İnşaat) design
- tezgah hazırlamak
- collude
- hazırla
- {f} steel
- hazırla
- {f} preparing
Magdalena and Lech are preparing for their Polish exams.
- Magdalena ve Lech, Lehçe sınavlarına hazırlanıyorlar.
She is busy preparing for an examination.
- O, sınava hazırlanmakla meşgul.
- hazırla
- concoct
- hazırla
- drawn up
He has drawn up a will.
- O, bir vasiyetname hazırladı.
- hazırla
- {f} prepared
She prepared the meal in a very short time.
- O, çok kısa bir sürede yemeği hazırladı.
In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
- Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
- hazırlama
- concoction
- hazırlama
- confection
- Hazırlama
- comparation
- belge hazırlamak
- prepare a document
- belge hazırlamak
- preparing document
- ortam hazırlamak
- (deyim) Pave the way for something
- alaşım hazırlamak
- alloy
- ayrıntılarıyla hazırlamak
- work out
- baskıya hazırlamak
- redact
- bir çırpıda hazırlamak
- whip up
- bütçe hazırlamak
- prepare a budget
- bütçe hazırlamak
- set a budget
- bütçe hazırlamak
- draw up a budget
- demo hazırlamak
- prepare a demo
- entrika hazırlamak
- collogue
- fatura hazırlamak
- issue an invoice
- fatura hazırlamak
- raise an invoice
- fatura hazırlamak
- make out an invoice
- fatura hazırlamak
- prepare an invoice
- gizlice hazırlamak
- hatch
- hazırlama
- preparation, preparing
- hazırlama
- arranging
- hazırlama
- working-out
- hazırlama
- making ready
- hazırlama
- preparative
- hazırlama
- provision
- hazırlama
- working out
- iskeletini hazırlamak
- skeletonize
- istatistik hazırlamak
- prepare statistics
- kendini hazırlamak
- brace oneself for smth
- kendini hazırlamak
- nerve oneself
- komplo hazırlamak
- organize a conspiracy
- kışa hazırlamak
- winterize
- liste hazırlamak
- compile a list
- liste hazırlamak
- draw up a list
- liste hazırlamak
- prepare a list
- masayı hazırlamak
- lay the table
- müsveddesini hazırlamak
- to draught
- numune hazırlamak
- prepare sample
- plan hazırlamak
- draw up a plan
- plan hazırlamak
- prepare a plan
- projesini hazırlamak
- project
- rapor hazırlamak
- prepare a report
- sirküler hazırlamak
- circularize
- sofrayı hazırlamak
- lay the cloth
- suikâst hazırlamak
- conspire
- sunum hazırlamak
- prepare a presentation
- sınav sorularını hazırlamak
- set an examination
- sınava hazırlamak
- cram
- tasarı hazırlamak
- draught
- teklif hazırlamak
- prepare an offer
- tekrar valiz hazırlamak
- repack
- tez hazırlamak
- do a thesis
- tez hazırlamak
- write a thesis
- tez hazırlamak
- write up a thesis
- tezgâh hazırlamak
- to collude
- yasa hazırlamak
- prepare a law
- yatak hazırlamak
- shake down
- yayına hazırlamak
- subedit
- yayına hazırlamak
- to edit
- yeniden baskıya hazırlamak
- re edit
- zemin hazırlamak
- to lay the groundwork (for)
- çabucak hazırlamak
- rustle up
- çift nüsha olarak hazırlamak
- indent
- önceden hazırlamak
- prearrange
- önceden hazırlamak
- precondition
- önceden hazırlamak
- prefabricate
- önceden hazırlamak
- preset
- önceden hazırlamak
- predispose