hayranlar

listen to the pronunciation of hayranlar
التركية - الإنجليزية
fans
well wishers
hayran
{i} admirer

I know who your secret admirer is. - Senin gizli hayranının kim olduğunu biliyorum.

I heard that you've got a secret admirer. - Gizli bir hayranın olduğunu duydum.

hayran
fan

I'm not a fan of Kim Kardashian. - Kim Kardashian'ın bir hayranı değilim.

I'm a big fan of Getter Jaani. - Getter Jaani'nin büyük bir hayranıyım.

hayran
{i} enthusiast

Thanks to Facebook, stalking is no longer the bastion of a few devoted enthusiasts, but a highly automated task convenient enough even for the busy housewife. - Facebook sayesinde, sinsice izlemek artık birkaç özverili hayranın kalesi değildir ama yoğun ev kadını için bile oldukça uygun bir yüksek otomasyonlu görevdir.

Tom is a yoga enthusiast. - Tom bir yoga hayranı.

hayran
hanger on
hayran
admiring

I couldn't help admiring him. - Ona hayran olmak elimde değildi.

I was admiring his new car. - Ben onun yeni arabasına hayran oluyordum.

hayran
booster
hayran
wonder-struck
hayran
enamoured
hayran
potty about
hayran
nut

Tom is nuts about squirrels. - Tom sincaplara hayran.

hayran
ecstatic
hayran
idolater
hayran
follower
hayran
filled with admiration
hayran
admirer, fan, lover, devotee; filled with admiration, potty about sb/sth
hayran
admirer; fan
hayran
lover
hayran
devotee
hayran
potty
hayran
wonderstruck
التركية - التركية

تعريف hayranlar في التركية التركية القاموس.

HAYRAN
(Osmanlı Dönemi) Takdirkârlığından dolayı şaşa kalmış. Çok takdir etmiş. Çok beğenmi
hayran
Birini beğenen, hayranlık duyan kimse
hayran
Çok beğenen, hayranlık duyan
hayran
Çok beğenen, hayranlık duyan (kimse): "El işi olmasına rağmen el değmeden yapılmış hissini veren bu nadide sanat eserine hayrandı."- C. Uçuk
hayranlar
المفضلات