His teaching methods are highly unorthodox.
- Onun öğretim yöntemleri alışılmışın hayli dışında.
The Japanese telephone system is highly efficient.
- japon telefon sistemi hayli etkindir.
Tom was sort of shy as a kid.
- Tom bir çocuk olarak hayli utangaçtı.
You bought a lot of jewels.
- Bir hayli mücevher satın aldın.
You have a lot of experience in computers, don't you?
- Bilgisayarda bir hayli deneyimin var, değil mi?
He received quite a few letters this morning.
- O, bu sabah bir hayli mektup aldı.
The torrential rain did quite a bit of damage.
- Şiddetli yağmur bir hayli zarara yol açtı.
Air provides considerable thermal insulation when trapped in a chamber.
- Hava bir odada sıkıştırıldığında hayli ısı yalıtımı sağlar.
I've been under considerable pressure to resign.
- İstifa etmek için hayli baskı altındayım.
Tom has plenty of options.
- Tom'un hayli seçeneği var.
Tom said he had plenty of friends in Boston.
- Tom Boston'da bir hayli arkadaşı olduğunu söyledi.
He received a good many letters this morning.
- O, bu sabah bir hayli mektup aldı.